Dünya Çelik Sektöründe Büyüme Devam Ederken, Türkiye’deki Daralma Derinleşiyor Tarih: 24 November 2016

0 Paylaşımlar

Son iki yıldan bu yana, dünya ham çelik üretimindeki artış eğilimine rağmen, Türkiye’nin üretimindeki gerileme derinleşti.  Dünya Çelik Derneği (worldsteel) verilerine göre, 2014 yılında dünya ham çelik üretimi % 0.8 oranında artışla, 1 milyar 649 milyon tondan, 1 milyar 665 milyon tona yükseldi. BDT, Güney Amerika ve Afrika’da üretim gerilerken, Asya, Kuzey Amerika ve Avrupa Birliği’nde üretimin artması, gelişmiş ekonomilerdeki toparlanma eğiliminin, yavaşlayarak da sürdürdüğünü gösteriyor.

2014 yılında üretim seviyelerinin bazı bölgelerde hâlen kriz öncesi olan 2007 yılı seviyesine ulaşmadığı, Avrupa Birliği’nin % 20, Bağımsız Devletler Topluluğu’nun % 15, Kuzey Amerika’nın % 9, Güney Amerika’nın % 6 oranında 2007 yılı üretiminden daha düşük bir seviyede kaldığı, buna karşılık, Çin’in üretiminin % 68, Asya’nın üretiminin ise, % 49 oranında daha yüksek olduğu anlaşılıyor. 2007-2014 döneminde, dünya ham çelik üretimi % 23.2 oranında artarken, Çin hariç dünya ham çelik üretiminin % 2.2; Asya hariç dünya ham çelik üretiminin % 10.1 oranında gerilemiş olması, son yıllardaki nispi yavaşlamaya rağmen, Çin ve Asya’nın dünya ham çelik üretiminde oynadığı sürükleyici rolün devam ettiğini gösteriyor.

Worldsteel verilerine göre, 2000-2014 döneminde, dünya ham çelik üretim kapasitesi % 112 oranında artışla, 1 milyar 62 milyon tondan, 2 milyar 351 milyon tona yükseldi. 2000-2014 döneminde, dünya ham çelik üretim kapasitesinde meydana gelen 1 milyar 290 milyon tonluk artışın % 77’si (990 milyon ton) Çin Halk Cumhuriyeti’nde olmak üzere, % 87.8’i (1 milyar 42 milyon ton) Asya’da gerçekleşti. Üretimde olduğu gibi, kapasite artışında da Çin Halk Cumhuriyeti belirleyici rol oynadı.
2000-2014 döneminde, Çin’in dünya ham çelik üretim kapasitesi içerisindeki payı % 14.1’den % 46.1’e, Asya’nın payı, % 41.1’den % 65.8’e yükselirken, AB’nin payı % 22.6’dan % 9.9’a ve Kuzey Amerika’nın payı % 14.3’ten % 6.9’a geriledi.

Dünya çelik sektöründe kapasite kullanım oranları, 2007 yılındaki % 85 seviyesinden, global finans krizi sonrasında talebin hızla daralması ile birlikte gerilemeye başladı ve 2009 yılında % 68.9 ile dip noktasına ulaştı. Sonraki yıllarda kısmen toparlanma eğilimi gösteren kapasite kullanım oranı, 2014 yılında % 70.8 seviyesinde gerçekleşti.

2014 yılında % 1.9 gibi son yıllara kıyasla oldukça düşük bir oranda artış gösteren Türkiye’nin ham çelik üretim kapasitesi, 49.25 milyon tondan, 50.2 milyon tona yükseldi. Toplam kapasite içerisinde elektrik ark ocaklı tesislerin payı, % 77 seviyesine ulaştı. Kapasitedeki artışın sınırlı da olsa devam etmesine karşılık, üretimin gerilemesi nedeniyle, kapasite kullanım oranı yavaşlama eğilimini sürdürdü.  Dünya Çelik Derneği verilerine göre, 2013 yılında % 72.4 seviyesinde bulunan dünya çelik sektöründeki kapasite kullanım oranı, 2014 yılında % 70.8’e gerilerken, Türk çelik sektörünün kapasite kullanım oranı, % 70’ten % 68’e gerileyerek, dünya ortalamasından 3 puan daha düşük bir seviyede kaldı.  Türk çelik sektörünün kapasite kullanım oranı, 2014 yılında % 69.6 seviyesinde bulunan Çin hariç dünyanın kapasite kullanım oranının ise 1.5 puan altında kaldı. Türkiye’nin, slab üretiminde kapasite kullanım oranı 2013 yılındaki % 52 seviyesinden, % 55 seviyesine yükseldi. Slab kapasitesinin yarısına yakın bir kısmının atıl durumda kalmasında, girdi maliyetlerindeki yükselişin elektrik ark ocaklı tesislerin rekabet güçlerini olumsuz yönde etkilemesinin yanında, Ülkemize kalitesiz, sertifikasız ve düşük fiyatlı ithal ürünlerin rahatlıkla girebiliyor olması da etkili oldu.

2000 yılındaki seviyesine kıyasla, dünya çelik ürünleri tüketimi, 2014 yılında % 101 oranında artışla, 1 milyar 562 milyon ton seviyesine ulaştı. Söz konusu 14 yıllık dönemde, dünya çelik tüketimindeki 801 milyon tonluk artışın % 72 civarındaki kısmı tek başına Çin Halk Cumhuriyeti’nden; % 87 oranındaki kısmı ise, Çin’in de içerisinde yer aldığı Asya bölgesinden kaynaklandı. Bu durum, Asya’nın dünya çelik üretiminde olduğu gibi, tüketiminde de ağırlıklı paya sahip bulunduğunu ortaya koyuyor.

2000-2014 döneminde, Çin’in çelik tüketimindeki artış % 463, dünya çelik tüketimindeki artış ise, Çin’in yüksek performansının da desteği ile, % 101 seviyesine ulaştı. Çin hariç tutulduğunda, dünya çelik tüketimindeki yükseliş % 28 seviyesinde kalırken, söz konusu dönemde, en yüksek tüketim artışı, Çin, Asya, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye’de gerçekleşti. Tüm bölgelerin tüketimlerinde büyüme gözlenirken, yalnızca AB ve NAFTA bölgesinin çelik tüketimi, 2014 yılı itibariyle, 2000 yılındaki seviyesinin gerisinde kaldı. Aynı dönemde, Türkiye’nin tüketimi, Çin hariç dünyadaki büyümenin yaklaşık 3.5 misline tekabül eden % 135 oranında artışla, 13.07 milyon tondan, 30.7 milyon tona ulaştı.

Son yıllarda, çelik sektörümüz, kapasite, üretim, ihracat ve tüketim de dâhil olmak üzere, her alanda dünya ortalamasının üzerinde bir performans gösterdi. 2012 yılına kadar dünyanın en hızlı büyüyen sektörleri arasında yer alan çelik sektörümüzde, dünyadaki büyüme eğilimi devam ederken 2013 ve 2014 yıllarında yaşanan daralma, 2015 yılında derinleşerek devam ediyor. 2015 yılının Ocak-Şubat döneminde, ham çelik üretimi % 11, Ocak-Mart döneminde ise, ihracat % 19 oranında azalmış bulunuyor. Hızlı bir şekilde negatifleşen sözkonusu tablo, çelik sektörünün kabiliyetlerini ve iradesini aşan birtakım olumsuzlukların bulunduğunu ortaya koyuyor.

Dünyada çelik tüketimi artmaya devam ederken, Türkiye’nin ihracatının düşmesi, buna karşılık artan iç talebin ağırlıklı bir şekilde ithalat ile karşılanmaya çalışılması, ithal girdi kullanımının pek çok uygulama ile desteklenmesi, standartlara uygun olmayan kalitesiz ve sertifikasız ürünlerin kolaylıkla pazarlarımıza girebilmesi, Orta Doğu ve Körfez ülkeleri ve Kuzey Afrika bölgesindeki politik ortamın henüz tam olarak durulmamış olması, bu bölgedeki petrol üreticisi ülkelerin gelirlerindeki azalmanın taleplerini dizginlemelerine neden olması ve AB ekonomisinde başlayan durgunluk, sektörümüzün performansını olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. İhracat ve üretim kayıplarımız derinleşiyor. Göstergeler, ithal ürünlere yönelen talebin, iç piyasaya yönlendirilmesi ihtiyacını her zamankinden daha belirgin bir şekilde ortaya çıkarmış bulunuyor. Ekonominin, % 32 oranındaki atıl kapasiteye rağmen, Türkiye’yi dünyanın 7. en büyük çelik ithalatçısı konumuna getiren 14 milyon ton civarındaki ithalatı, daha fazla taşıması mümkün görülmüyor.

Dr. Veysel Yayan
Genel Sekreter

Twitter
LinkedIn