İlk Çeyrek Sonuçları İhtiyatlı İyimserlik Vadediyor Tarih: 24 November 2016

0 Paylaşımlar

2013 yılında yaşanan % 3.4 oranındaki gerilemenin ardından, 2014 yılına üretim artışı ümitleri ile giren çelik sektöründe, ne yazık ki üretim kayıpları devam ediyor. Yılın ilk çeyreğinde, Türkiye’nin ham çelik üretimi geçen yılın aynı dönemine kıyasla gerileme eğilimini sürdürerek, % 0.5 oranında düşüşle 8.4 milyon ton seviyesinde kaldı. Ancak, sözkonusu düşüşün, geçen yılın ilk çeyreğinde Türkiye’nin ham çelik üretiminde yaşanan % 5.9 oranındaki gerilemenin üzerine yaşanmış olması, 2012 yılının ilk çeyreğine kıyasla üretimin % 6.5 oranında gerilemesi anlamına geliyor. Tüm bunlara rağmen, üretimdeki düşüş hızının yavaşlaması önümüzdeki aylar için ümit veriyor.

2013 yılında % 10 gibi rekor sayılabilecek bir seviyede artış gösteren Türkiye’nin görünür nihai mamul tüketimi ise, bu yılın Ocak-Şubat döneminde % 3.3 oranında gerilemiş bulunuyor. Nihai mamul tüketimindeki düşüşte, ekonomik faaliyetlerin 30 Mart 2014 günü gerçekleştirilen seçim tarihine kadar yavaşlamış olmasının ve ortaya çıkacak tablonun beklenmesinin de etkili olduğu, bu cümleden olarak, istikrara işaret eden seçim sonuçlarının, önümüzdeki aylarda başta inşaat olmak üzere, çelik tüketicisi sektörlerin faaliyetlerinin hızlanmasına katkıda bulunacağı değerlendiriliyor.

Yılın ilk 2 aylık dönemi itibariyle, dış ticaret tarafında ise nispeten olumlu gelişmeler yaşanıyor. 2013 yılında % 25 oranında artış gösteren Türkiye’nin toplam çelik ithalatının Ocak-Şubat döneminde % 12.6 oranında gerilemesi, kısmen tüketimdeki düşüşten kaynaklansa bile, yerli üretimin ithal ürünleri ikame etmeye başladığını göstermesi bakımından önem taşıyor. Bu açıdan, 2013 yılında hurda ile nihai ürün fiyatları arasındaki marjın daralması sebebiyle rekabet gücü zayıflayan sektörümüzün, 2013 yılının son çeyreğinden itibaren kademeli bir şekilde rekabet gücünü arttırmaya başladığı gözleniyor.

Ancak sözkonusu marjın korunması mümkün olamıyor. Hurda ve nihai ürün fiyatlarındaki dalgalanmalar, dünya çelik sektöründeki atıl kapasitelerin ve arz-talep dengesindeki değişimlerin de katkısı ile, marjlar üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor. İhracattaki %3.3’lük gerilemeye rağmen, ithalattaki % 12.6’lık düşüş sayesinde, Ocak-Şubat döneminde ihracatın ithalatı karşılama oranının % 132’den % 141 seviyesine yükselmiş bulunması, olumlu göstergeler arasında yer alıyor. 2013 yılının tamamında, sözkonusu oranın  % 123 gibi oldukça düşük bir seviyede gerçekleşmiş olduğu hatırlandığında, rekabet gücündeki iyileşme eğilimi daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. 

Seçim sonrasında oluşan istikrar ortamı yanında, çelik sektörümüzün göstereceği performansta, Kolombiya ve ABD gibi ülkelerin bazı ürünlerimize karşı açtıkları soruşturmaların lehimize sonuçlanmasının ve temel ihraç pazarlarımızdaki olumlu gelişmelerin de etkili olması bekleniyor.

Sözkonusu pazarlar arasında, son yıllarda dış ticaret dengesi aleyhimize gelişen Avrupa Birliği ilk sırada yer alıyor. Avrupa Çelik Derneği’nden (EUROFER) alınan bilgilere göre, son 7 yıldan bu yana sürekli küçülen AB inşaat sektörünün, üçüncü çeyrekten itibaren yeniden büyüme trendine gireceği ve yıl genelinde % 1.5 oranında büyüyeceği öngörülüyor. 2015 yılında ise, büyüme eğiliminin devam ederek % 2 seviyesine ulaşacağı tahmin ediliyor. Tüketici sektörlerin hareketleneceği 2014 yılında, AB’nin reel çelik tüketiminde % 2.1; görünür çelik tüketiminde ise, % 3.5 oranında artış bekleniyor. Buna rağmen, Avrupa Birliği hâlen tüketim açısından kriz öncesi olan 2007 yılındaki seviyesinden oldukça uzak bir noktada duruyor. 2007 yılında 201 milyon ton seviyesinde bulunan AB’nin görünür çelik tüketiminin, 2014 yılında beklenen büyümeye rağmen, kriz öncesine kıyasla %27 oranında daha düşük bir noktayı ifade eden 146 milyon ton seviyesinde kalacağı değerlendiriliyor. 2007 yılından itibaren AB ekonomisinde yaşanan yavaşlama, Türkiye’nin AB ile arasındaki çelik ürünleri dış ticaret açığının yıllık 1.4 miyar dolardan, 2013 yılında 3.2 milyar dolara yükselmesine yol açmış bulunuyor. Avrupa’dan yapılan ithalatta özellikle Fransa ve Slovakya gibi ülkelerden gerçekleştirilen sıcak sac ithalatındaki yüksek oranlı artış dikkat çekiyor. Buna karşılık, 2014 yılının tamamında, talepte beklenen toparlanma ve güçlü Euro sayesinde, AB’ye yönelik ihracatımızın yeniden artış eğilimine girmesi ve hızla büyüyen AB ile aramızdaki çelik ürünleri dış ticaret açığının, bir miktar kapanması bekleniyor.

Son yıllarda bir miktar yavaşlamış olmasına rağmen, Çin Halk Cumhuriyeti sahip olduğu üretim kapasitesi itibariyle, halen dünya çelik pazarlarında dengeleri değiştirebilecek bir faktör olarak duruyor. 2013 yılında % 7.1 seviyesinde gerçekleşen Çin’in çelik tüketimindeki büyümenin ise, Ocak-Şubat döneminde durduğu, buna karşılık çelik üretimindeki artışın devam ettiği görülüyor. Bu sebeple, yılın ilk 2 aylık döneminde, Çin’in çelik ihracatında % 26, net çelik ihracatında ise  %30 oranında artış yaşandığı ve 2014 yılının ilk 2 ayında Çin’in net çelik ihracatının 9.2 milyon tona ulaştığı gözleniyor.

Bu arada, worldsteel verilerine göre, Çin’de faaliyet gösteren en büyük 80 çelik üreticisinin kârlılığının (vergi öncesi kazançların toplam gelire oranı), 2014 yılının Ocak-Şubat döneminde, % -0.4 seviyesinde kalması, genel ortalamalar itibariyle Çin çelik endüstrisinin adeta su seviyesinin altında faaliyetlerini sürdürdüğünü göstermesi açısından önem taşıyor. Çin’in tüketiminin artış göstermemesi ve üretim artışının devam etmesi halinde, başta MENA bölgesi olmak üzere, Çin menşeli çelik ürünlerinin temel ihraç pazarlarımızdaki yoğunluğunun artacağı ve rekabetteki artışın ihracatımızı sınırlandırıcı bir fonksiyon icra edeceği değerlendiriliyor.

Tüm bunlara rağmen, iç ve dış piyasalarda yaşanan olumlu gelişmeler sayesinde, 2014 yılında sektörün; üretim, ihracat ve ithal ikamesi alanında daha başarılı bir performans sergileyeceği tahmin ediliyor. Ancak 2023 yılı hedeflerine ulaşılabilmesi için, mevcut seviyelerin korunması veya bir miktar üzerine çıkılmasını sağlayacak performansların ötesinde, hızlı büyüme trendinin yakalanmasına ihtiyaç duyuluyor.

Dr. Veysel Yayan
Genel Sekreter

Twitter
LinkedIn