İç Piyasada İnşaat Demiri Tedariğinde Yaşanan Arızi Sıkışıklık Referandum Sonrasında Gözlenen Ani Talep Artışı Kaynaklı Tarih: 20 May 2017

0 Paylaşımlar

2016 yılı itibariyle, Türkiye’de mevcut bulunan 40 milyon ton civarındaki uzun ürün üretim kapasitesi ile 26 milyon ton civarında, ağırlıklı bir şekilde inşaat sektörü tarafından tüketilen uzun ürün üretimi gerçekleştirilmiştir. Ancak Türkiye’nin uzun ürün tüketimi yalnızca 17.6 milyon ton civarında gerçekleşmiş ve bu yönüyle Türkiye’de 8.5 milyon ton civarında üretim fazlalığı oluşmuştur. Ayrıca 14 milyon ton kapasite atıl durumda kalmıştır. Sözkonusu üretim kapasite fazlalığına rağmen, 1.7 milyon ton civarında uzun ürün ithalatı yapılmış ve bunun sonucunda 10.05 milyon ton civarında uzun ürün de zorunlu olarak ihraç edilmiştir.

2016 yılında, Türkiye’nin gerçekleştirdiği 26 milyon tonluk uzun ürün üretiminin 16 milyon ton civarındaki kısmı inşaat demirinden oluşmuştur. Türkiye yaklaşık 9 milyon ton civarındaki tüketimine karşılık, zorunlu olarak 7 milyon ton civarında ihracat yapmıştır.

Türkiye’de uzun ürünlerde hem kapasite hem de üretim açısından ciddi bir fazlalığın olduğu net bir şekilde görülmektedir. Bu sayede Türkiye Çin’den sonra dünyanın en büyük 2. uzun ürün ihracatçısı, en büyük nervürlü inşaat demiri ihracatçısı konumunda bulunmaktadır. Çelik sektörünün uzun ürünlerdeki arz fazlalığı, iç ve dış piyasalara son derece rekabetçi fiyatlarla girmesini ve uluslar arası piyasalarda oluşan fiyatları yakından takip etmesini zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede, yurtiçinde geçerli inşaat demiri fiyatları ile, Türkiye’nin ihraç fiyatları ve diğer dünya piyasalarındaki fiyatlar paralel bir seyir izlemektedir.

Çelik ürünleri fiyatları uluslar arası piyasalarda, ABD Doları bazında belirlenmektedir. Türk çelik sektörü de, Dolar bazında ödeme yaparak aldığı girdilerle gerçekleştirdiği çelik üretimini, tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi, yine piyasadaki mevcut fiyatlar üzerinden ABD Doları bazındaki fiyatlarla satmaktadır. Dünya genelinde fiyatlarda, arz-talep dengesine göre iniş çıkışlar yaşanabilmektedir.  Bazı temel piyasalarda son 1 yılda inşaat demiri fiyatlarının seyrine bakıldığında, fiyatların paralel bir şekilde belirli marjlarla hareket ettiği gözlenmektedir.

Türkiye iç piyasasında geçerli fiyatlar incelendiğinde, yükseliş trendinin başladığı 3 Ekim 2016 tarihinde 375 $/ton seviyesinde bulunan fiyatların, Mayıs ayı itibariyle 475 $/ton seviyesinde olduğu gözlenmektedir. Sözkonusu dönemde Dolar bazında fiyatlar % 26 oranında yükselmiş, dünya piyasalarında da benzer oranlarda fiyat artışları yaşanmıştır.

Aynı dönemde, Türkiye iç piyasasında inşaat demiri satış fiyatlarındaki artış ise, ABD Doları bazında % 26 seviyesinde gerçekleşirken, Türk lirası bazında % 45’e ulaşmıştır. Sözkonusu fiyat artışı da, ilgili dönemde, Türk Lirası’nın ABD Doları karşısında % 17 oranında değer kaybederek, paritenin 3.05’ten 3.58’e çıkmasından kaynaklanmıştır. Bu yönü ile fiyatlar tamamen uluslar arası piyasalara, paralel bir şekilde seyretmekte ve Türkiye piyasasında geçerli fiyatlar dünya ortalamasının altında kalmaktadır.

Bazı müteahhitlik kuruluşları, fiyatların uluslar arası piyasaya paralel bir seyir izlediğini ve spekülatif bir hareketin mümkün olmadığını bildiği halde, her fiyat yükselişinde benzer talepler ile gündeme gelmektedir. Oysa ki, inşaat demirinin toplam inşaat içerisindeki maliyeti % 2’yi aşmamaktadır.

İç piyasada inşaat demirinde yaşanan geçici sıkışıklık üzerine, bazı inşaat sektörü temsilcileri konuyu Ekonomi Bakanı Sayın Nihat Zeybekci’ye intikal ettirerek, bu durumdan çelik üreticilerini sorumlu tutan bir yaklaşım göstermişlerdir. İç piyasada yaşanmış olan arızi sıkışıklık, bazı inşaat firmalarının referandum sürecinde, siparişlerini bekletip, referandum sonrasında birikmiş siparişlerini kısa zamanda karşılanması talebiyle gündeme getirmelerinden kaynaklanmıştır. Referandum öncesinde, iç piyasadan yeterince talep alamayan çelik üreticileri, siparişlerini diğer çelik ürünlerine yönelik ihraç bağlantıları ile doldurmuş, ihraç bağlantılarının iki ay önce verilen siparişler ile kontrata bağlanması ve kapasitelerin ihraç satışları ile dolu olması nedeniyle, vardiya sayısındaki artışa ve Türkiye’nin yılın ilk 4 aylık döneminde, dünyadaki en büyük 10 çelik üreticisi ülke arasında, % 12 ile ham çelik üretimini en fazla arttıran ülke konumunda bulunmasına rağmen,  inşaat sektörünün birikmiş ihtiyacının karşılanmasında geçici bir sorun yaşanmıştır. Bunun üzerine, Derneğimiz tarafından tüm üye kuruluşlar nezdinde girişimlerde bulunularak, her ne kadar ihracat kontratları ile üretim hatlarını doldurmuş olsalar da, mümkün olduğunca iç piyasanın ihtiyaçlarının karşılanmasına öncelik verilmesini talep etmiştir.

İhraç bağlantılarının askıya alınmasına yönelik çabalarla birlikte, kısa bir süre içerisinde, iç satışlar düzene girmeye başlamıştır. Daha şimdiden birçok bölgede sıkıntılar aşılmış durumdadır. Referandum sonrasına kadar siparişlerin bekletilmesinden ve bilahare kısa süreli teslimat talebi ile gündeme getirilmesinden kaynaklanan inşaat sektöründeki geçici sıkışıklık, herhangi bir şekilde spekülatif hareketlerden ve çelik sektörünün kasıtlı tavrından kaynaklanmamıştır. Tersine sektörümüz son yıllarda yaşanan dalgalanmalar karşısında, öncelik verilmesi gereken temel piyasanın, yurtiçi piyasa olduğunun idraki içerisindedir.

Diğer taraftan Türkiye, dünyada inşaat demirinin en düşük fiyatla satıldığı serbest piyasa ekonomilerinden birisi konumundadır. Uluslararası bağımsız yayın kuruluşlarından alınan veriler de bu durumu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Dünyada inşaat demiri fiyatlarının en yüksek seyrettiği ülkelerden birisi konumunda bulunan ABD, buna rağmen son dönemde çelik ürünleri ithalatını ‘ulusal güvenlik’ ile ilişkilendirerek, Section 232 kapsamında tüm çelik ithalatını engellemeye yönelik çalışmalar yürütmektedir.

Hâl böyle iken, ihtiyacın çok üzerinde kapasitenin bulunduğu ve dünyanın en büyük ihracatçılarından birisi olan Türkiye’de, bazı müteahhitlik kuruluşlarının kendi öngörülerindeki eksiklik nedeniyle siparişlerini önce askıya alıp, daha sonra kısa süreli teslimat talebi ile piyasaya ani yüklenmelerinden kaynaklanan geçici arz sıkışıklığının çözümü için, çelik sektörünü zor durumda bırakacak ve özü itibariyle kendilerini de fayda sağlamayacak taleplerde bulunmaları ve bir deprem kuşağında bulunan ülkemize düşük kaliteli ithal ürünlerin girmesine imkan sağlayacak adımların atılmasını talep etmeleri üzüntüyle karşılanmıştır.

Twitter
LinkedIn