Çelik Sektöründe Kan Kaybı Derinleşiyor Tarih: 24 November 2016

0 Paylaşımlar

Yıla 2013 ve 2014 yıllarının kayıplarını telafi etme ümidiyle başlayan çelik sektörümüz, yılın ilk yarısında da daralma eğilimini sürdürdü ve üretimi % 5.7 oranında azaldı. Özellikle hurda fiyatlarının demir cevheri karşısında rekabetçi konumunu kaybetmesi nedeniyle, elektrik ark ocaklı tesislerin üretimi % 11.6 oranında keskin bir düşüş gösterdi. Elektrik ark ocaklı tesislerin üretimlerindeki 1.4 milyon ton seviyesinde gerçekleşen düşüşün bir kısmı entegre tesislerin üretimlerindeki artışlarla telafi edilmiş olsa da, toplam ham çelik üretimi 1 milyon ton civarında düşüşle, 16.2 milyon tonda kaldı. Yılın ilk yarısı itibariyle, toplam ham çelik üretiminde sektörün kapasite kullanım oranı, 2014 yılının tamamında gerçekleşen % 68 seviyesinden, % 63’e; slab üretiminde ise, % 55’ten % 45’e kadar geriledi. 

Yılın ilk yarısında, nihai çelik ürünleri tüketimindeki % 14.4’lük oldukça güçlü artışa rağmen üretimin gerilemiş olması, sektörün içerisinde bulunduğu rahatsız edici konumu gözler önüne seriyor. Sektörün üretimi gerilerken, büyümeye devam eden iç tüketim, artan oranlarda ithalat yolu ile karşılanıyor. Çelik ürünleri ithalatı hızlı bir şekilde büyümeye devam ederken, ihracat 2013 yılından bu yana hızla erimeye devam ediyor. Yılın ilk yarısında, Türkiye’nin çelik ürünleri ihracatı % 10.1 oranında düşüşle, 8.5 milyon tona, ithalatı ise, % 34.4 oranında artışla, 9.03 milyon tona yükselmiş bulunuyor. Uzun yıllardır net ihracatçı bir sektör olan Türk çelik sektörünün, yılın ilk yarısında 0.55 milyon ton net ithalat yapar konuma gelmesi, sektörde 19 milyon tona yakın kapasitenin atıl durumda kalmasına neden olan olumsuz koşulların boyutunu gözler önüne seriyor.  Ocak-Haziran döneminde, toplam çelik ürünleri ihracatının 1.7 milyar dolar azalması ve ithalatın 0.3 milyar dolar artması sonucunda, çelik ürünleri dış ticaret dengesi 2 milyar dolar civarında Ülkemiz aleyhine gelişmiş bulunuyor.  Kapasite kullanım oranının % 45 seviyesine kadar gerilemiş olmasına ve 10 milyon ton civarındaki atıl kapasiteye rağmen, yassı ürün ithalatının % 25.5 oranında artışla, 4.14 milyon tona çıktığı dikkat çekiyor.

Benzer tabloya galvanizli yassı mamullerde de rastlanıyor. Yılın ilk yarısında, galvanizli yassı çelik ihracatımız % 12 oranında düşüşle, 115.000 tonda kalırken, ithalatımızın %24 oranında artışla, 447.000 tona ulaşmış olması, kurulu kapasitelerin atıl durumda kalmasına neden oluyor. Önüne geçilmemesi halinde, sıcak saclardan başlayan ithalattaki artış eğiliminin zamanla üretim zincirinin diğer üst halkalarında bulunan soğuk hadde, kaplanmış, galvanizli, boyalı ürün kapasitelerini de tahrip eder duruma geleceği değerlendiriliyor. 

Yılın ilk yarısında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla % 134’ten % 100’e gerilemiş bulunan çelik ürünlerinde ihracatın ithalatı karşılama oranının, son aylarda ithalattaki artışın hızlanmasının da etkisiyle, Haziran ayında % 92 seviyesine gerilemiş olduğu görülüyor.  Bu durum, devlet desteği almadan faaliyetlerini sürdüren sektör kuruluşlarımızın, düşük fiyatlı, devlet destekli ve dampingli ithal ürünlerle rekabet etmekte zorlandığını ortaya koyuyor.

Geçtiğimiz yıl bor alaşımlı çeliklerle Türkiye ve diğer ihraç pazarlarına yoğunlaşan, Çin Hükümetinin aldığı tedbirler sonrasında bu ürünlerde ihracatın zorlaşması üzerine, krom alaşımlı çeliklerle ihraç pazarlarında varlığını arttırma gayreti içerisinde olan Çinli çelik üreticileri, bu defa da Dahilde İşleme Rejimi çerçevesinde ihracatını arttırma gayreti içerisine girmiş bulunuyor. Ocak-Haziran döneminde, Çin’den yapılan toplam çelik ürünleri ithalatı % 194 oranında artışla, 927.000 tona ulaşırken, sözkonusu miktarın % 61’ine tekabül eden 567.000 tonluk kısmını, Dahilde İşleme Rejimi kapsamında yapılan ithalat oluşturuyor.

Çin’in dünya çelik sektöründe yol açtığı tahribatın engellenmesini teminen, dünya ülkelerinin uygulamaya aktardıkları tedbirler net bir şekilde biliniyor ve Çin dünyada en fazla korunma tedbirine maruz kalan ülke olmaya devam ediyor. Dünya ülkelerinin birbiri ardına Çin menşeli çelik ürünleri ithalatına karşı % 130’a varan oranlarda anti-damping ve telafi edici vergi oranları açıklıyor olmaları da, Çin menşeli çelik ürünlerinin adil ticareti bozucu etkilerini ortaya koyuyor. 

Çin’in 400 milyon ton düzeyindeki kapasite fazlalığı yanında, tüketimindeki düşüş sebebiyle, her yıl artan ihtiyaç fazlası üretimini, diğer ülkelerdeki çelik piyasalarına yönlendirmesi, dünya çapında çelik pazarlarındaki ve fiyatlarındaki dengeleri derinden sarsıcı etkiler yaratıyor. Bu durum her ülkenin stratejik sektör olarak kabul ettiği  kendi çelik sektörünü koruyucu tedbirler almasına yol açıyor. Türkiye’de bu tedbirlerin alınmasında gecikildiği görülüyor. Son 3 yıl içerisinde, üretimde ortaya çıkan % 11 civarındaki kayıp yanında, ihracatın 3.3 milyon ton ile miktar açısından % 16; değer açısından % 27 düştüğü, ithalatın ise miktar açısından % 52, değer açısından, % 11 oranında arttığı görülüyor. Başka bir ifade ile, son 3 yıl içerisinde çelik ürünleri ihracatında 4.6 milyar dolar tutarındaki gerileme ve çelik ürünleri ithalatında 1.3 milyar dolar tutarındaki artış yüzünden, sadece çelik ürünleri ticaretinin cari işlemler dengesi üzerinde 6 milyar dolar civarında negatif etki yaratmış olması, geçmişte dünyanın en hızlı büyüyen çelik sektörleri arasında yer alan çelik sektörümüzün içerisinde bulunduğu olumsuzlukları ve bu duruma acil çözüm üretilmesinin ekonomi açısından taşıdığı hayati önemi ortaya koyuyor.
Hâl böyle iken, girdi maliyeleri üzerindeki yüklerin halen sürdürülüyor olması, sektörün durumunun dikkate alınmadığını ve kurumsal bazdaki çıkarlar ön planda tutulurken, ülkemizin âli menfaatlerinin göz ardı edildiğini gösteriyor. Oysa ki, sadece bu yılın ilk yarısındaki 1 milyon tonluk üretim ve 1.7 milyar dolarlık ihracat kaybı, Ülkemiz ekonomisi için, devletin sektör üzerinden almaya devam edilen fon ve kesintiler ile, kıyas kabul etmeyecek derecede yüksek kayıpları ifade ediyor. Senelerdir gündeme getirilen ve artık kangren haline gelmiş bulunan bu sorunların daha fazla uzatılmadan çözülmesi yönünde irade sergilenmesine ihtiyaç duyuluyor.

Twitter
LinkedIn