Dünya Çelik Sektöründe Korumacı Eğilim Yaygınlaşırken, Daha Fazla İthalât Talep Ediliyor Tarih: 24 November 2016

0 Paylaşımlar

Yassı Çelik Kullanıcıları Platformu, 23 Aralık 2014 tarihinde, yassı çelik tüketicisi sektörleri temsilen bir basın açıklaması yaptı. Açıklamanın içeriğine bakıldığında, yassı çelik tüketicisi sektör ve kuruluşları temsilen, bazı sektörel dernekler, sanayi odaları ve ihracatçı birliklerinden oluşan platformun yassı çelik ithalatının kolaylaştırılmasını hedeflediği görülüyor.
Türk çelik sektörü, yassı çelik kullanan sektör ve sanayi kuruluşlarının uluslar arası piyasa koşullarında hammadde tedarik etme konusundaki gayretlerini anlıyor ve anlayışla karşılıyor. Ancak yassı çelik kullanıcısı firmaların, AB’den ve Türkiye ile Serbest Ticaret Anlaşması bulunan ülkelerden, gümrük vergilerinden muaf bir şekilde yassı çelik ithalatı yapabildiklerini unutmamak gerekiyor. Benzer şekilde, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında da gümrük vergisiz ithalat yapılabiliyor. Hâl böyle iken, “Gümrük vergilerinin yassı çelik kullanıcısı sektörlerin dünya pazarlarındaki rekabet şansını olumsuz yönde etkilediği” iddiası, gerçeği yansıtmıyor. Çünkü ihraç taahhüdü ile yapılan ithalatta, herhangi bir gümrük vergisi uygulanmıyor. Yassı çelik kullanıcısı kuruluşların farklı enstrümanlardan yararlanarak, gümrük  vergisiz ithalat yapma imkanı bulunur iken,  gümrük vergisinin sıfırlanması yönündeki ısrarlı taleplerinin, devlet desteği alan, piyasa ekonomisi formasyonu yeterince oturmamış, yaygın bir şekilde damping yapan, ürünlerinde sıklıkla kalite sorunu yaşanan, Çin gibi ülkelerden daha fazla ithalat yapabilmek amacıyla gündeme getirildiği değerlendiriliyor.

Oysa ki, Türkiye’deki yassı çelik üretici ve kullanıcılarının, kademeli bir şekilde entegre olmalarına, ithalatı cazip hale getiren şartları devre dışı bırakmalarına ihtiyaç duyuluyor. Ülkemize katkı sağlamayacak olan ithalata dayalı bir sınai yapının sürdürülmesi mümkün görülmüyor.  İthalata dayalı sanayi modeli Türk ekonomisini zora sokuyor. Bu durumu tespit eden Türk çelik sektörü Türkiye’nin ihtiyacının üzerinde yassı çelik kapasitesini devreye almış ve 2014 yılı itibariyle, 14 milyon ton civarındaki tüketime karşılık, 18 milyon ton civarında kapasite oluşturmuş bulunuyor.

Bu yönüyle, Türkiye’de 10 milyon ton yassı çelik üretildiği için, 6 milyon ton civarında ithalat yapma zorunluluğunun bulunduğu iddiası da gerçeği yansıtmıyor. Tersine 2013 yılında yassı ürün ithalatı 7.2 milyon ton seviyesine ulaştığı için, yassı ürün üreten kuruluşlardaki ortalama kapasite kullanım oranının % 55 seviyesine gerilediği gözleniyor. Gerçekleştirilmiş bulunan milyarlarca dolarlık yatırımlar sonucunda kurulan tesisler, %55 oranında kapasite kullanım oranı ile çalışır, 2013 yılında 7,2 milyon ton yassı ürün ithalatı yapılır iken, daha fazla ithalatı mümkün kılacak şartların oluşturulmasını talep etmenin, objektif bir mantığı bulunmuyor. İç piyasadaki fiyatların vergiler oranında yüksekliği iddiası da, ithalatın % 50 civarındaki kısmının AB ve STA ülkelerinden, % 35 civarındaki kısmının ise, DİR ve gümrük vergilerini aşan diğer uygulamalar kapsamında vergisiz olarak gerçekleştirildiği gerçeğini göz ardı ediyor.

Bu arada, söz konusu platformun içerisinde yer alan bazı sektörlerin maliyetleri içerisinde yassı çelik ürünlerinin payının son derece sınırlı seviyede kaldığı dikkat çekiyor.  Dolayısıyla, meselenin abartılmadan sükûnetle, suhuletle görüşülmesine, Türkiye’nin yassı çelik üretim kapasitesinin, sağlıklı bir şekilde yönlendirilmesine ve kullanılmasına ihtiyaç duyuluyor.

Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin, her türlü suni gerekçeleri kullanarak, kendi sanayilerini etkin bir şekilde korudukları bir dönemde, milyarlarca dolar tutarında yatırımla oluşturulan kapasitelerin atıl kalması pahasına, daha fazla ithalatı hedefleyen yaklaşımlar,  hakkaniyetle bağdaştırılamıyor. Hükümetin ve ekonomi yönetiminin, cari açığı azaltma ve  ithalatı sınırlandırma politikalarına da ters düşen bu yaklaşımın, ilgili tüm tarafların, atacakları adımlarla, makul, mantıklı ve Türkiye’nin de çıkarlarını gözeten, objektif bir zemine oturtulmasına ihtiyaç duyuluyor.

Dr. Veysel Yayan
Genel Sekreter

Twitter
LinkedIn