2 Haziran 2022
ÇELİK ÜRETİMİ
2022 yılının Nisan ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi, geçen yılın aynı ayına göre %1,6 oranında artışla 3,4 milyon ton oldu.
Yılın ilk 4 ayında ise üretim %3,2 oranında azalışla 12,8 milyon ton seviyesinde gerçekleşti.
ÇELİK TÜKETİMİ
Nihai çelik tüketimi Nisan ayında, 2021 yılının aynı ayına kıyasla %1,2 azalışla 3 milyon ton, yılın ilk dört ayı itibariyle %5,1 azalarak 11,5 milyon ton oldu.
DIŞ TİCARET
İhracat
Nisan ayında çelik ürünleri ihracatı, miktar yönünden %12,1 oranında azalışla 1,4 milyon ton, değer yönünden ise %18,1 artışla 1,4 milyar dolar oldu.
Ocak-Nisan döneminde, 2021 yılının aynı dönemine kıyasla ihracat, miktar itibariyle %0,5 azalışla 5,7 milyon ton, değer itibariyle %39,3 artışla 5,4 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
İthalat
Nisan ayı ithalatı, 2021 yılının aynı ayına göre, miktar yönünden %17,9 azalışla 1,3 milyon ton, değer yönünden ise, %11,2 artışla 1,4 milyar dolar seviyesine yükseldi.
2022 yılının ilk dört ayında ithalat, bir önceki yılın aynı dönemine göre, miktar yönünden %4,7 azalışla 5,3 milyon ton, değer yönünden ise %35,7 yükselişle 5,7 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
Dış Ticaret Dengesi
2021 yılının ilk dört ayında %92,6 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, bu yılın aynı döneminde %95 seviyesine yükseldi.
DÜNYA ÇELİK ÜRETİMİ
Dünya Çelik Derneği (worldsteel) tarafından açıklanan 2022 yılı Nisan ayı verilerine göre, dünya ham çelik üretimi, geçtiğimiz yılın aynı ayına kıyasla %5,1 azalış göstererek 163 milyon ton, yılın ilk dört ayında ise %7,1 azalışla 619 milyon ton seviyesinde gerçekleşti.
Yılın ilk dört ayı itibariyle, Çin’in ham çelik üretimi, 2021 yılının aynı dönemine kıyasla %10,3 oranında azalışla 336 milyon tona düşerken, ikinci sırada yer alan Hindistan’ın ham çelik üretimi %6,5 artışla 42,3 milyon ton, Japonya’nın üretimi ise %3,3 oranında azalışla 30,5 milyon ton olarak gerçekleşti.
DEĞERLENDİRME
Dünya ham çelik üretimindeki düşüş, Nisan ayında da devam etmiştir. 2022 yılı Nisan ayında dünyanın en büyük 15 ham çelik üreticisi ülke listesinde; Hindistan, Rusya, İtalya ve Türkiye haricindeki ülkelerin üretimlerinde düşüş gözlenmiştir.
2022 yılının Ocak-Nisan döneminde Türkiye’nin ham çelik üretimi 12,8 milyon ton seviyesinde gerçekleşmiştir. Aylık bazda üretim 2021 yılının Kasım ayından bu yana ilk defa artış göstermiş ve Nisan ayı üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre %1,6 oranında artışla 3,4 milyon seviyesine ulaşmıştır.
Diğer taraftan, miktar yönünden ihracat-ithalat rakamlarında da gerileme gözlenmektedir. Özellikle Nisan ayında hurda ithalatı %13 oranında azalmıştır. Bu düşüşte Rusya-Ukrayna savaşı ve en büyük tedarikçimiz olan AB’den hurda ithalatının azalması etkili olmuştur.
Son dönemde hurda ihracatına yeni birtakım engeller getirilmeye çalışılmaktadır. Şimdiye kadar engeller daha çok piyasa dışı ekonomiler tarafından getirilmiş iken, son zamanlarda Avrupa Birliği’nde (AB) de benzeri eğilimler ortaya çıkmıştır. AB hurda ihracatını doğrudan kısıtlamak yerine, iklim değişikliği ve yeşil mutabakat ile ilgili çalışmalara atıfta bulunarak engellemeye çalışmaktadır.
AB’nin, Yeşil Mutabakatı ileri sürerek kendi çelik sektörlerine ilave destek olmak için, hurda ihracatını engellemeye çalışmasının, AB ile aramızdaki Serbest Ticaret ve Gümrük Birliği Anlaşmalarına tamamıyla aykırı ve kabul edilemez olduğu, söz konusu uygulamanın hayata geçirilmemesi gerektiği, aksi takdirde Türk çelik sektörünün Yeşil Mutabakata ilişkin çalışmalarının da olumsuz yönde etkileneceği değerlendirilmektedir. AB Komisyonu’nun gerek koruma tedbirleri ve gerekse damping soruşturmaları ile kendi çelik üreticilerini korumaya yönelik subjektif bir tavır sergilediği açık bir şekilde görülmektedir. Hurda ihracatının engellenmesi, bir taraftan AB çelik üreticilerine daha düşük fiyatlar ile hurda tedarik etme imkânı sağlayarak, haksız rekabete yol açacak, diğer taraftan da, düşen fiyatlar sebebiyle gelirleri azalacak olan AB’deki hurda üreticilerinin yatırımlarını, hurda toplama faaliyetlerini ve iklim değişikliğine yönelik çalışmalarını, iddia edildiğinin aksine olumsuz yönde etkileyecektir.
Şimdiye kadar Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kararlarında da ifade edildiği üzere, AB’nin uluslararası hukuka aykırı koruma tedbiri uygulamaları ile, damping vergisi konusundaki tek taraflı kararlarında olduğu gibi hurda ihracatını da koruma tedbiri kapsamında engellemeye çalıştığı ortadadır. Böylesi bir uygulama, muhatap ülkelerdeki üreticilerin Yeşil Mutabakat hedeflerine uyum çalışmalarını olumsuz yönde etkileyecektir.
Yalnızca işine geldiği durumlarda serbest ticaret ilkelerini gündeme getirip, diğer her durumda yoğun korumacı politikalar uygulamak, AB’ye yakışmamaktadır.
Bugün geldiğimiz noktada, AB’den, doğrudan ve dolaylı yeni koruma tedbirlerini uygulamaya aktarma çalışmalarına son vererek, mevcut koruma tedbiri uygulamalarını DTÖ kararları istikametinde revize etmesi, serbest ve adil ticaret şartlarını oluşturmaya öncelik vermesi beklenmektedir.