EUROFER’in Terminolojiye Kattığı Yeni Terim: “Hurda Sızıntısı” Tarih: 01 January 2025
EUROFER’in Avrupa Komisyonu’ndan talepleri bitmek tükenmek bilmiyor. EUROFER, son olarak, Komisyon’dan Avrupa’nın “hurda sızıntısı”nın engellenmesini talep ediyor. “Sızıntı” kelimesi, yeşil dönüşüm terminolojisinde yer alan “karbon sızıntısı”na ayak uydurmak için seçilmiş, zorlama bir terminoloji olarak değerlendiriliyor. Karbon sızıntısı terimi, sanayi kuruluşlarının Avrupa bölgesinden ayrılıp başka bölgelerde yatırım yapmaları anlamında kullanılırken, hurda sızıntısı benzeri bir gerekçeye dayanmıyor.
Hurda, Avrupa Birliği’nde yeterli talep olmadığı için ve mevcut talep tümüyle karşılandıktan sonra, sadece geri kalan yüzde 20’lik kısmı ihraç ediliyor. Eğer öngörüldüğü gibi Avrupa’da ark ocaklarına dönüşüm sebebiyle önümüzdeki yıllarda yeterli talep oluşursa, serbest piyasa mekanizması çerçevesinde hurdanın ihraç edilebilmesi için objektif bir zemin kalmayacağı değerlendiriliyor. Ancak konuya yaklaşım tarzından, EUROFER’in serbest piyasa mekanizması şartlarında değil; kapıları kapatılmış bir bölge içerisinde, ihtiyaç fazlası hurda fiyatlarının suni şekilde düşürülmesi yoluyla Avrupalı çelik üreticisi firmalara, hurdayı daha düşük fiyatlarla temin etme imkânı sağlamaya çalıştığı anlaşılıyor.
Bu durum, Avrupa Birliği ile aramızdaki Serbest Ticaret Anlaşması’na yalnızca aykırı olmakla kalmıyor; aynı zamanda serbest piyasa mekanizmasının temel ilkeleriyle de ciddi çelişkiler taşıyor. Oysa ki şu anda Avrupa Birliği’nde üretim yapan çelik üreticileri, hurda açısından karşılaştırmalı üstünlüklere sahip bulunuyor. Hurdanın, Avrupa’nın herhangi bir bölgesinden limana taşınması ve oradan Türkiye’ye ya da diğer hurda talep eden ülkelere gönderilmesinin ortaya çıkarttığı maliyet, Avrupa içerisindeki teslimlere göre çok daha dezavantajlı konumda oluyor. Bu hurdadan üretilen ürünlerin, Avrupa’ya satılması ilave taşıma maliyetleri gerektiriyor. Bu imkânlara sahip olan Avrupalı çelik üreticilerine, bir de kapıları kapatarak, ihtiyaç fazlası üretim sebebiyle, düşük fiyatlarla, hurdayı temin etmeye yönelik girişimler, çağdaş ekonomi mantığıyla bağdaştırılamıyor. Ayrıca hurda fiyatları üzerinde, gerçekleştirilecek baskının, hurda toplanmasını da baskılayacağı ve Avrupa Birliği’nin çevresine katkıda bulunmak bir yana, toplanamayan hurda sebebiyle, ciddi çevre sıkıntılarına sebebiyet vereceği değerlendiriliyor ve bu durum, ayrı bir sorun alanı olarak görülüyor.
Hemen belirtmek gerekir ki, Uluslararası Geri Dönüşüm Bürosu’nun (Bureau of International Recycling – BIR) ve Avrupa Geri Dönüşüm Endüstrileri Konfederasyonu’nun (The European Recycling Industries’ Confederation – EuRIC) göstermiş olduğu reaksiyonlar, Avrupa’da bu konuda objektif bir bakış tarzının bulunduğunun görülmesi açısından rahatlık yaratıyor. Yetkili mercilerin konu ile ilgili olarak, Avrupa Komisyonu nezdinde girişimlerde bulunmasına ihtiyaç duyuluyor.