Amerika Birleşik Devletleri Yeşil Dönüşüme Desteğini Sıfırlıyor Tarih: 02 April 2025
Amerika Birleşik Devletleri, Trump’ın seçim döneminde vadettiği üzere, 20 Ocak 2025 tarihinde Paris Antlaşması’ndan çekilmiş bulunuyor. Amerika Birleşik Devletleri gibi, dünya emisyon kirliliğinde yüzde 17,24 payı olan bir ülkenin Paris Antlaşması’ndan çekilmesi, bu konudaki çabaları baltalayabilecek bir mahiyet taşıyor.
Diğer taraftan ABD Enerji Bakanı Chris Wright’ın, yeşil dönüşümle ilgili olarak, “kötü niyetli bir hedef” ifadesini kullanıp, emisyon tespiti çalışmalarının bundan sonra yapılmayacağını ve yayınlanmayacağını belirten açıklaması, bu yöndeki çalışmaların ABD’de önemli ölçüde askıya alınacağı anlamını taşıyor.
Son olarak, ABD Başkanı Trump, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) vergilerinin haksız ve uygulanamaz olduğunu ifade etmiş bulunuyor. Dolayısıyla emisyon kirliliğinin en büyük sorumlularından birinin, sistemin dışına çıktığı bir durumda, SKDM uygulamasının haklılığı tartışmaya açılmış görünüyor. Ayrıca Hindistan, Güney Kore, Japonya ve diğer birçok Uzak Doğu ülkesinin SKDM uygulamasına karşı çıktığı biliniyor.
ABD’nin, AB’nin SKDM gibi uygulamalarına yönelik eleştirisi, küresel rekabette çevre temelli ticari engeller getirilmesine karşı bir tutumun işareti olarak görülüyor. Bu durumun, SKDM uygulamasının ve buna bağlı olarak diğer tarife dışı engel uygulamalarının önemli ölçüde sorgulanmasına yol açacağı değerlendiriliyor.
Öte yandan, Kimyasalların Kaydı, Değerlendirmesi, İzni ve Kısıtlanması (KKDİK/REACH) Tüzüğü de, getirdiği ağır maliyetler yanında, çevresel ve kimyasal uygunluk kriterlerini yerine getiremeyen firmaları, piyasalardan dışlayıcı etki yapabilme potansiyeli taşıyor. Türkiye olarak, bir taraftan AB ile uyum içerisinde çalışmalarımızı sürdürürken, diğer taraftan da aramızdaki anlaşmalara dikkat çekmeye devam etmekten başka bir çıkar yolumuz bulunmuyor. Özellikle aramızdaki “Serbest Ticaret Anlaşması” sebebiyle, serbest ticareti engelleyen yaklaşımların gözden geçirilmesine ihtiyaç duyduğumuz hususunun gündemde tutulması önem taşıyor.
Bu kapsamda, tüm çabalarımıza rağmen, hâlâ karbon kaçağı gibi, tamamıyla ticari ve ekonomik olan bir konunun, SKDM’nin en temel hedeflerinden biri olarak devam ettirilmeye çalışılması, Avrupa Birliği ile ticareti zorlaştırma amacı ile, şartların bilinçli olarak ağırlaştırılmakta olduğu intibaını veriyor. Benzer durum, ticari olmanın ötesinde, iklim değişikliğiyle ilgili herhangi bir amacının bulunmadığı net olarak bilindiği hâlde, esasen sönümlenmekte olan ve Avrupa Birliği’nde ihtiyaç olduğunda, ihracatın kademeli bir şekilde sınırlandığı hurda ihracatını engelleme ve yasaklama yaklaşımında da gözleniyor.
Tüm bu hususların, ABD’nin konuya ilişkin eleştirilerinin kolaylaştırıcı etkisinden de yararlanılarak, Komisyon’a bildirilmesi ve bu işin ancak esnekliklerin sağlanması kaydıyla yürüyebileceğinin net bir şekilde ifade edilmesi önem taşıyor.