2013 Yılı Göstergeleri Alarm Veriyor Tarih: 24 November 2016

0 Paylaşımlar

Çelik sektörümüz, son yıllarda dünyanın büyük çelik üreticileri arasında, üretim artışı bakımından en yüksek performansı gösterdi. 2013 yılına da oldukça iyimser beklentiler ile başlanmasına rağmen, dünya çelik üretiminin % 3.6 oranında arttığı bir dönemde, çelik sektörümüzün ham çelik üretimi % 3.4 oranında geriledi. Sözkonusu üretim düşüşü ile Türkiye, en büyük 10 çelik üreticisi ülke arasında Güney Kore’nin ardından üretimi en hızlı gerileyen ülke oldu.

2013 yılında dünya ham çelik üretiminde yaşanan % 3.6 oranındaki artış, üretimini % 7.5 oranında artışla, 786 milyon tona yükselten Çin’den kaynaklandı.  Çin hariç tutulduğunda, dünya çelik üretimindeki artış % 0.1 seviyesinde kalmış olsa da, Türkiye’nin dünya ortalamasının ve özellikle Çin hariç dünya ortalamasının altında bir performans göstermesi rahatsızlık yarattı.

Son yıllarda en başarılı ülkeler arasında yer alan Türkiye’nin, ham çelik üretiminde kapasite kullanım oranı, 2012 yılındaki % 73 seviyesinden, 2013 yılında % 69 seviyesine geriledi. Dünya Çelik Derneği (worldsteel) verilerine göre, aynı dönemde, dünya çelik sektöründe kapasite kullanım oranı ise, % 76’dan % 78’e yükseldi. Slab üretiminde, çelik sektörümüzün kapasite kullanım oranının % 53 gibi son derece düşük bir seviyede kaldığı 2013 yılında, Türkiye’nin toplam çelik tüketiminde gözlenen % 10 civarındaki artış, büyük ölçüde ithalat yolu ile karşılandı. Sektördeki yüksek kapasiteye rağmen, üretimin gerilemesinde, hurda fiyatları ile mamul fiyatları arasındaki marjın sektörün rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemesi önemli bir rol oynadı. Dünya genelinde 550 milyon tonun üzerinde bir seviyede bulunan atıl kapasiteler, marjları daraltıcı etki yaptı ve bu dönemde, daha çok demir cevherinden üretim yapan BOF tabanlı tesisler rekabette bir adım öne geçti. 2013 yılında, Türkiye’nin elektrik ark ocaklarında gerçekleştirilen ham çelik üretimi % 6.9 oranında geriler iken, entegre tesislerin üretimlerinin % 6.5 oranında artış göstermesi, bu durumu teyid etti. OECD Çelik Komitesi, 2013 yılının Aralık ayında yaptığı toplantıda, global kapasite fazlalığının çelik sektörü üzerindeki olumsuz etkileri ile sözkonusu olumsuz etkilerin ne şekilde dengelenebileceği konusunu gündemine alarak, üyeleri ile tartıştı, çözüm yolları bulmaya gayret etti.

2000 yılından bu yana dünya çelik üretimindeki yükselişin temel itici gücü konumunda bulunan Çin’in üretimindeki artış, tüketimindeki büyüme ile de destekleniyor. 2013 yılında, Çin’in görünür ham çelik tüketiminin de % 7.5 civarında artışla, 730 milyon ton seviyesine çıktığı tahmin ediliyor. 2012 yılındaki seviyesine kıyasla, ham çelik üretimini, Türkiye’nin yıllık üretiminden % 138 oranında daha yüksek bir miktar olan 55 milyon ton arttıran Çin’in ihracatı % 12 civarında artışla, 62 milyon ton, net ihracatı ise, 48 milyon ton civarına yükselmiş bulunuyor. 2014 yılında da Çin’in çelik üretim ve tüketimindeki artışın, dünya çelik endüstrisini sürüklemeye devam edeceği tahmin ediliyor.

Eurofer kaynaklı veriler, Avrupa Birliği’nin 2013 yılının son çeyreğinden itibaren pozitif büyümeye geçtiğini ortaya koyuyor. Son göstergeler, Avrupa Birliği’nde yerleşik çelik tüketicisi sektörlerin faaliyetlerinin, 2013 yılının son çeyreğinde, 2011 yılının son çeyreğinden bu yana ilk kez pozitif büyüme sergilediğine işaret ediyor. 2013 yılında % 2.9 oranında daralan AB inşaat sektörünün, 2014 yılında % 1.3 ile uzun bir aradan sonra ilk kez büyümeye dönüşeceği, aynı dönemde, makine sektörünün % 3.6 oranındaki küçülmenin ardından, % 2.9 oranında büyüyeceği, boru sektörünün de % 4.4 oranındaki daralmanın ardından % 3.1 oranında artış göstereceği tahmin ediliyor. 2013 yılında, yılın ilk yarısındaki negatif seyir nedeniyle % 1.9 oranında gerileyen AB’nin çelik tüketiminin ise, 2014 yılında % 2 civarında artması bekleniyor.

2013 yılının ikinci yarısında, AB’nin çelik tüketiminde gözlenen toparlanmanın, ihracat verilerine de yansıdığı ve yılın üçüncü çeyreğinde, AB’nin çelik ihracatının % 9.4 oranında gerilediği gözleniyor. Çelik tüketimindeki toparlanmanın da desteği ile, 2013 yılının Ocak-Ekim döneminde, AB’nin toplam çelik ihracatı % 2 oranında azalırken,  ithalatın % 9 oranında artış göstermesi neticesinde, AB’nin aylık ortalama net çelik ihracatının, 2012 yılındaki seviyesine kıyasla % 34 oranında düşüşle, 549.000 tona gerilediği hesaplanıyor.

2013 yılında, AB’nin en büyük yassı ürün pazarı konumunda bulunan Türkiye ile toplam çelik ürünlerinde 2.4 milyar dolar tutarında fazlalık verdiği dikkate alındığında, 2014 yılında AB’nin tüketiminde beklenen toparlanmanın, AB ile çelik ürünleri dış ticaretimizin daha dengeli bir yapıya oturmasına katkıda bulunabileceği değerlendiriliyor.

Özetle ifade etmek gerekirse, 2013 yılında Türk çelik sektörünün göstergeleri alarm veriyor. Tüketimdeki % 10’luk rekor artışa rağmen, ithalattaki yüksek oranlı artış yüzünden, üretim düşmüş bulunuyor. Rekabet gücündeki kayıplar ihracatın gerilemesine yol açarak, ihracatın üretimi desteklemesini engelliyor. Hâl böyle iken, ekonomi yönetimi sektörün sıkıntılarını görmezden gelmeye; rekabet gücünü arttıracak ve dış ticaret açığını azaltacak köklü tedbirleri almamaya devam ediyor. 

Ekonomideki son gelişmeler, yurtiçinde milyarlarca dolar yatırımla oluşturulan kapasiteler atıl durumda kalır iken, katma değeri yurtdışında bırakan, yurtdışındaki istihdamı destekleyen ve cari açığı arttıran politikaların sürdürülemez olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Sorunun çözümünün zamana yayılması, sorunun daha da büyümesine yol açıyor. Türk çelik sektörü, yurtiçi talebin yurtiçi kapasiteler ile karşılanması konusunda üzerine düşeni fazlası ile yapmış olarak, Ekonomi Yönetiminin de üzerine düşeni yapmasını, Türkiye’nin içini boşaltan mevcut duruma son verilmesini teminen, Strateji Belgelerinde yer alan tedbirlerin süratle uygulamaya aktarılmasını bekliyor.

Dr. Veysel Yayan
Genel Sekreter

Twitter
LinkedIn