2015 Şartları Bir Daha Yaşanmasın Tarih: 24 November 2016
Türkiye’nin ham çelik üretimi 31.5 milyon tona gerilerken, tüketimi % 11.7 gibi olağanüstü sayılabilecek bir oranda artış göstererek ve 34.4 milyon tona ulaştı. Ancak sektörün dış ticaret göstergeleri, Türkiye’nin artan iç tüketiminden iç piyasada üretilen ürünlerden çok ithal ürünlerin yararlandığını ortaya koydu. 2015 yılında, Türkiye’nin toplam çelik ürünleri ihracatı % 6.7 oranında düşüşle, 16.76 milyon tona gerilerken, ithalat % 38 oranında artışla, 19.06 milyon tona yükseldi. Başta Çin, Rusya ve Ukrayna menşeli olmak üzere, dampingli ve devlet destekli kütük ithalatı ile rekabet etmekte zorlanan sektörün, % 65 oranında artış gösteren yarı mamul ithalatı nedeniyle, hurda ithalatını % 15 civarında azalttığı gözlendi. 7.9 milyon ton gibi olağanüstü seviyelere ulaşan yarı ürün ithalatı yanında, % 44 civarında kapasite kullanım oranı ile çalışılan yassı ürünlerde de ithalat, % 28 oranında artışla 8,6 milyon tona ulaşarak, sektörün kapasitesinin yetersiz olduğu ve yatırım atağına kalktığı 2007 yılındaki seviyelerine geri döndü. 2015 yılında 10 milyon ton civarında yassı çelik üretim kapasitesi atıl durumda kalan Türkiye’nin, 8.6 milyon ton ile, tarihinin en yüksek ikinci yassı çelik ithalatını gerçekleşmesi sektörde ciddi rahatsızlığa yol açtı. Yassı çelik ürünlerinde, fazla kapasiteye rağmen ithalat baskısı nedeniyle net ihracatçı olamayan Türkiye, toplam çelik ürünlerinde, 15 yıl sonra yeniden net ithalatçı ülke haline geldi.
2015 yılında, çelik sektörümüzün negatif performans göstermesinde, Çin ve Rusya başta olmak üzere, tüketimin daralmaya başlaması ile birlikte, dünya genelinde artan kapasite fazlalığı sonucunda, bazı ülkelerin kapasite fazlalıklarını, yararlandıkları devlet yardımlarının da desteği ile, dampingli fiyatlardan dünya piyasalarına yönlendirmeleri etkili oldu. Büyük çelik ithalatçısı ülkelerin söz konusu dampingli ve teşvikli çelik ürünleri ithalatına karşı hızla önlem almaları ve Türkiye’nin de bu konuda yavaş hareket ederek, ithalatı sınırlayıcı bir önlem alamamış olması, söz konusu olumsuzluğu derinleştirdi. Türkiye’nin piyasasını korumakta geç kalması, dünyada kendine pazar bulmakta zorlanan dampingli ürünlerin, korunmasız kalan en büyük pazarlardan birisi olan Türkiye piyasasına yönelmesi sonucunu doğurdu. Özellikle tüketimindeki düşüş nedeniyle, çok yönlü devlet desteklerinden yararlanan Çinli üreticiler, maliyet kaygısı gözetmeksizin, büyük zararlar pahasına, son derece düşük fiyatlarla ihraç piyasalarındaki faaliyetlerini arttırdı. Dünya çelik üretiminin yarısını gerçekleştiren ve dünyaya Türkiye’nin toplam çelik üretiminin 4 misli civarında çelik ihraç eden Çin’in, maliyetlerin altında seyreden satış politikaları, dünya genelinde fiyat seviyelerini aşağı çekti ve devlet yardımından yararlanamayan Türkiye gibi pazarlardaki üreticilere zarar verdi.
Öyle ki, Türkiye’nin kurulu kapasitesinin 19 milyon tondan fazla bir kısmı, yurtiçinde ve ihraç pazarlarında dampingli ve teşvikli çelik ürünleri ile rekabet edememesi sonucunda atıl durumda kalırken, ithalat % 38 oranında artışla, 19 milyon tonu aştı. Özellikle Çin’den yapılan ithalat % 199 oranında artışla, 3 milyon tona, Rusya’dan yapılan ithalat % 86 oranında artışla, 4.3 milyon tona ulaştı. 2015 yılında Türkiye 19 milyon tonluk toplam çelik ürünleri ithalatının % 52’sini Rusya, Çin ve Ukrayna’dan gerçekleştirdi.
Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, Ocak ayında, yassı sıcak hadde ürünleri için belirlenmiş bulunan damping marjları, 2016 yılına ilişkin beklentileri olumlu yönde etkiledi. Sektör, Hükümet programındaki, yerli girdi tedariğine öncelik veren politikaların uygulamaya aktarılması ve rekabet gücünü artırmayı mümkün kılacak tedbirlerin alınması kaydı ile, ülke ekonomisine katkısını yeniden arttırmayı hedefliyor.