Çelik İthalâtındaki Artış Sektördeki Dengeleri Olumsuz Etkiliyor Tarih: 01 December 2024

0 Paylaşımlar

Türkiye’nin ham çelik üretimi Ekim ayında; uzun ürünlerdeki yüzde 27,4 ve yassı ürünlerdeki yüzde 10,2 oranındaki tüketim artışına rağmen, ihracatta yaşanan yüzde 8,5 oranındaki gerileme ve ithalattaki yüzde 39,8’lik artış yüzünden, yüzde 0,7 gibi sembolik bir artış gösterdi. Ancak yılın ilk çeyreğindeki yüksek oranlı artışlar sayesinde, 10 aylık dönem için üretim artışını yüzde 12,4 seviyesinde tutmak mümkün oldu.

AB’de yüzde 27’ye ulaştığında olağanüstü tepki gösterilen tüketim içerisindeki ithalat payının, Türkiye’de özellikle yassı ürün tüketiminde yüzde 61,8’e ulaşması, ciddi rahatsızlığa yol açtı. Türk sanayiine başka ülkelerin girdileriyle çalışan, taşeron bir sanayi görüntüsü veren bu duruma süratle son verilmesine ihtiyaç duyuluyor.

İthalattaki yüksek oranlı artış, ağırlıklı bir şekilde DİR ve STA kapsamındaki ithalattaki artıştan kaynaklandı. Toplam ithalat içinde, DİR kapsamında yapılan ithalatın payı yüzde 55,5, yarı ürünlerde ise yüzde 71,6 oldu.

Bu sebeple, uzun zamandır tartışılmakta olan, DİR kapsamında taahhüt edilen ihracat için kullanılan girdilerin belirli bir kısmının, yurt içinden tedarik edilmesi hususuna netlik kazandırılması, katma değerin Türkiye’de bırakılması açısından hayati önem taşıyor.

Yılın son iki ayında ciddi bir iyileşme olmasa bile, daha kötü bir tablo beklenmiyor. Buna karşılık özellikle 2025 yılında, 2022 ve 2023 yıllarındaki kayıpların telafisi için; 2024 yılında alınan tedbirlerin genişletilmesine, yurt içi tüketim içerisindeki ithalat payının keskin bir şekilde düşürülmesine, başta ABD ve AB olmak üzere, pek çok ülkenin uyguladığı tedbirlerin yumuşatılması için girişimlerin sürdürülmesine ihtiyaç duyuluyor.

Ursula von der Leyen’in Avrupa Komisyonu’ndaki ikinci dönemi için Mario Draghi raporundan esinlenerek alınan kararların, ABD ve Çin’e karşı mesafeli bir tutum izlenmesine, buna karşılık, Türkiye ile ilişkilerde daha olumlu bir ivmenin yakalanmasına ve bu durumun, çelik sektörü de dâhil olmak üzere, ekonomik ilişkileri olumlu yönde etkilemesine imkân sağlayacağı, savunma alanındaki çok yönlü iş birliği arayışlarının da bu durumu destekleyeceği değerlendiriliyor.

Benzer durumun ABD ile ilişkilerimizde de geçerli olabileceği, Trump yönetiminin vergi konusundaki açıklamalarının uygulamaya aktarılmasının, Türkiye için avantaj sağlayabileceği ve bu tür bir sonucun, 2025 yılının daha olumlu geçmesine katkıda bulunacağı değerlendiriliyor.

Twitter
LinkedIn