Fuat Tosyalı: Çelikte ‘Dönüşüm’ Şart, Ama Yatırımcının Nefesi Yetmiyor Tarih: 24 November 2016

0 Paylaşımlar

Ucuz ithal ürünler demir çelik sektörünün nefesini kesiyor. Yerli üretici Çin’in ucuz ürünlerine karşı tedbir isterken, sektörün bir diğer sorunu yüksek hurda ithalat fiyatı. Sektörün sıkıntılı geçirdiği 2015 yılında bile hurda ithalatı 15 milyon tonu buldu.

Türkiye’nin önde gelen özel sektör demir çelik yatırımcılarından Tosyalı Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, hurdadan cevhere dönüşümün şart olduğunu belirterek “Ancak kimse kazanamadığı için bu büyük dönüşüm yatırımlarını yapamıyor. Kimsenin kemiği et tutmuyor. Özel sektör dönüşüm yatırımı yapılamadığı için de hurda fiyatları düşmüyor” açıklamalarını yapıyor.

“Türkiye’de çelik kapasitesine ihtiyaç yok. Artık dönüşüme ihtiyaç var” diyor Fuat Tosyalı, “Türkiye dünyanın en büyük hurda alıcısı. 20 milyon ton kadar hurda ithalatı var. Kötü geçen 2015’te 15 milyon ton ithalat yapıldı. Demir çelik sektöründe özel sektör hurdadan üretim yapıyor.

Bizim zaten iki ana girdimizden biri enerji diğeri de hurda. Cevherden sadece Erdemir, İsdemir, Kardemir ürün üretiyor. Diyelim ki ben hurdadan dönüşüm yaptım ve 2 milyon ton ihtiyacı cevherden sağladım. Bir anda hurda arzı artar, fiyatlar düşer, diğerleri de rahat eder. 3 demir çelikçi hurdadan çıkabilse, dengeler yerine gelir” şeklinde konuşuyor.

Hurdada ana tedarikçinin Amerika olduğunu da belirten Tosyalı, Türkiye’ye ve Çin’e satılan hurda arasında 20 dolar fark olduğunu söylüyor. Tosyalı, “Çinliler daha ucuza alırlar. Neden çünkü alsa da olur almasa da… Ama Türkiye almak zorunda. Ama dönüşüm sağlasak, Türkiye hurdayı Çin’den de ucuza alır” diyor.

Demir çelik yatırımlarının üzerine çok ciddi yükler geldiğini ifadede ediyor Tosyalı ve “TRT payı, çevre ve katkı payları gibi birçok kalem var.  Yıllardır demir çelik para kazanamadı. Kazanamayan bir sektör dönüşüm yatırımlarını nasıl yapsın… Korunaksız bir pazardasınız, hiçbir hesap tutmuyor.

Ne olacağı belirsiz bir alana yatırım yapacaksınız. Kimsede böyle bir para yok zaten. Sektörün hali hazırda elindeki kaynaklar da eriyor” şeklinde konuşuyor. Tosyalı’nın verdiği bilgelere göre, Türkiye’de 40 milyon tonun üzerinde üretim kapasitesi var. Türkiye 2014’te 36 milyon ton üretim yaptı, 2015’te de 30 milyon tona ulaşılamadı.

Aşağıda Bir Ekip Bunun Yapılmaması İçin Çalışıyor

Sektörün elini, Türkiye’nin seneler önce yaptığı anlaşmaların bağladığını kaydediyor Tosyalı, ve şu iddialarda bulunuyor: “Mesela bir AKÇT, Gümrük Birliği anlaşmaları var. Türkiye’de çelik üretimini kısıtlayan, tamamen yasaklayan ikili taahhütler var. Bu Türkiye’nin elini ayağını bağlıyor. Bu konular müzakere edilebilir. Avrupa’da birçok demir çelik tesisi kapanıyor.

Zaten AB’de bir kapasite sorunu yok. Ama bürokrasimiz Avrupa’dan daha çok bu durumu takip ediyor. Türkiye gelişmekte olan bir ülke. Bu ülkede otomotivden tutun beyaz eşyaya, ihracat pazarlarımız kadar ihtiyaç var. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın, bakanlarımızın desteklerine rağmen, aşağıda ayrı bir ekip bu işin yapılmaması için çalışıyor.”

Tosyalı, “Bu ülke demir çelik yatırımcısına sahip çıkmalı” diyor ve ekliyor: “Demir çelik yatırımları dünyanın en zor yatırımlarıdır. Sırf çelik beton döküyorsunuz. 1600 derecede çeliği çorba gibi kaynatıyorsunuz. 10 dakika çalıştırın bütün ekipmanınız yanar. Bu kadar ağır ve kontrolü zor bir iş. Bu ülkede demir çelikte hafızası, kültürü, insan kaynağı oluşmuş. Siz bunu kısmak için elinizden geleni yapıyorsunuz.

Demir çelik dünyada bütün ülkelerin kalkınmasının motorudur. Yapılaşma yapacaksanız, ülkenizi modernleştirecekseniz çeliğe ihtiyacınız var. Altyapıda ray için, gemiler için, otomotiv, beyaz eşya, havaalanı için çeliğe ihtiyacınız var. Bunu dışarıdan sağlayarak kalkınamazsınız. Kalkınmış ülkelerin tamamına bakın, çelik endüstrisini korumuştur ve çelik endüstrisini geliştirmiştir.”

Bizde Şirketlerin ‘Sahip’leri Var, Konsolidasyon Olmaz

Türkiye’de haddehaneler sayılmazsa 27 çelik üreticisi olduğunu belirtiyor. Tosyalı, “Türkiye’de sektörün derinliği var” ifadeleriyle devam ederek, “Enerji maliyetimiz yüksek ama Türkiye’de bunu telafi edecek çelik üretim kültürü var. Irak’ta geçen sene yapılan yatırımlar bugün harabeye döndü. Türkiye’dekiler gelip geçici sermaye sahipleri değil. Onun için konsolidasyon beklemiyorum. Çin’de konsolidasyondan bahsediliyor. Oradaki fabrikalardan hangisi Çinlinin? Hepsi devletin. Ama burada firmaların sahipleri var. Japonya’da verilen örnekler de bizim için doğru değil. Japonlarda firmaların tamamına yakını halka açık. Onlar birleşebilir. Ama bizde durum farklı” şeklinde konuşuyor.

Sektörde Kimsenin Kemiği Et Tutmuyor, Bir Deri Bir Kemik

“Türkiye’deki ithal sevdalılarına bir türlü anlatamıyoruz” diyor Fuat Tosyalı, “Sanıyorlar ki Çin’den alınca rekabet edebilecekler. Ama herkes Çin’den alıyor. Yerli üretici olmazsa rekabetin kimyası bozulur. Örneğin boruculuk. Sacı kes, kıvır, kaynat, birleştir ver. Çin’den de alsa yerli de alsa kendi kâr marjı aynı. Zaten Dahilde İşleme Rejimi var. Yurtdışında rekabet etmek için o kapsamda mal alabiliyorlar. Ama iç piyasa için de bu olsa, Türkiye’nin ayağına kurşun sıkmış olur.

Ülkede onun için kimse kaynak üretemiyor. Kimsenin kemiği et tutmuyor. Hepimiz bir deri bir kemik kaldık” açıklamalarını yapıyor. Tosyalı, ithalattaki sıkıntıyı “Geçenlerde 260 dolara İskenderun Limanı’na Çin’den sıcak sac inmiş. Biz hurdayı 250 dolara alıyoruz. 350 dolara karsız, amortismansız mal ettiğim malı, adam Çin’den yüklüyor gemiye İskenderun’a getiriyor taşıttırıyor 260 dolara veriyor. Bunun karşısında nasıl duracağız” örneğiyle dile getiriyor.

Çin Nedeniyle Çok Oransız Bir Rekabetle Karşı Karşıyayız

Dünyadaki demir çelik üretimi ile rakamsal bilgiler de paylaşıyor Tosyalı, toplam kapasitenin 2 milyar ton olduğunun bilgisini vererek, kullanılan kapasiteyi ise 1.5 milyar ton diye açıklıyor. Türkiye’nin dünya sıralamasında 8’inci olduğunu da anlatıyor Tosyalı ve şunları söylüyor:

“Çin hariç sıralamada önümüzdeki ülkeler kapasitelerini artıramıyor. Demir çelik yatırımları çok zor yatırımlar. Geçmişte o yatırımları devletler yapmış, daha sonra özelleştirilmiş. Türkiye yıllardır çelik yatırımına teşvik vermiyor. Çin hala hem yatırıma hem üretime oransız teşvikler veriyor. Onun için Çin çelik ürünleri her yeri istila etti. Amerika kendi üreticisini korumak için Çin çelik ürünlerine yüzde 300’lere varan damping uyguluyor. Çin açık ara çelik üretiminde birinci. Tek başına üretimi 800 milyon tonu geçti. Bizim 25 katımız. Kapasitesi 1.2 milyar ton. Sektörünü yılda yüzde 5 büyütse, Türkiye’deki çelik üreticilerinin toplamından fazla yeni kapasiteyi devreye alıyor. Çok acımasız, orantısız bir rekabetle karşı karşıyayız.”

Türk Demir Çelik Sektörü Kan Kaybediyor

Çin’in gümrük tarife istatistik pozisyonları ile oynayarak Türkiye’ye ihracat gerçekleştirdiğini savunuyor Fuat Tosyalı, “Türkiye çelik üreticisini korumak için yüzde 10 gümrük vergisi koymuş. Çinli tutuyor o tarife pozisyonuna girmesin diye ‘ben bunun içine bor kattım’ diye kendi gümrük idaresinden borlu olarak çıkarıyor. Türkiye’de özel kalite çelik gümrük vergisinden muaf. Ya da bildiğimiz kütük demiri, kare çubuk diye yolluyor. Ton başına da buna destek veriyor. O kadar çok pozisyon değiştiren bir yapıda. Bunları tespit ediyoruz. Yazılı olarak müracaat ediyoruz ama buna henüz bir refleks oluşturabilmiş değiliz. Türk çelik sektörü sürekli kan kaybediyor” diyor.

Sektörde doğrudan 100 bin kişinin istihdam edildiğini, hizmet sağlayıcılar ile birlikte 500 bin civarında dolaylı istihdam yarattığını da kaydediyor Tosyalı ve “Türkiye dışında Çinlilerin böyle cirit attığı bir ülke yok. Bu haksız rekabet nedeniyle 2015’te Türk demir çelik ihracatı yüzde 20’yi aşkın kan kaybetti. ABD bunları çok iyi izliyor. Bizse hem Türkiye pazarını hem de ihracat pazarlarımızı korumaya çalışıyoruz. Türkiye’ye 8-10 milyon ton demir geliyor. Türkiye’nin dışardan gelen filmaşin demirine ne ihtiyacı var” açıklamasını yapıyor.

Tosyalı’dan Satır Başları

Ben bu ülkede tenekecilikten sobacılıktan, ülkemin de imkanlarıyla sanayici olmuş bir yatırımcıyım. 18 tesisimiz var bugüne kadar bana hep ülkemizde ilkleri yapmak nasip oldu.

Türkiye’nin özel sektör eliyle üretilmiş ilk yassı çeliğini Osmaniye’de 2010 yılında biz ürettik. Ardından Türkiye’nin tek çatı altındaki en büyük çelik boru fabrikasını kurmuş olduk.

Türkiye’nin ilk boru üreticisi değiliz ama en son girip tek başımıza toplam üretimin yarısından fazlasını üretiyoruz. 7 gün 24 saat boru dakikada 5 bin metrenin üzerinde boru üretiyoruz.

 

TANAP’tan en büyük payı biz aldık. 400 bin tona yakın boruyu tek başımıza biz veriyoruz. Over kapasite ile çalışıyoruz. Rekorlar üzerine rekorlar kırıyoruz. Gününden önce teslim edeceğiz.

3. Havalimanı’nın altyapı borularından tutun, İstanbul’a Melen’den su getiren boruları yapıyoruz. Houston’a gidin stokların yüzde 70’i Tosçelik’tir. Yerin 5 bin metre altına kadar borularımız iniyor.

Osmaniye dünyadaki 20 cm slabdan 1 milim sıcak saca gelen tek tesis. Üretimimizin yüzde 70’i 1 ila 1.5 milim arası. Esas karlı yer orası. Bunu Çinli de yapamaz, know howdır.

2020 için hedefimizi belirledik. Çelik üretim kapasitesinde holding olarak 10 milyon tona ulaşacağız. Proseslerle ulaşılacak katma değerli üretim ise yıllık 20 milyon ton olacak.

Japon Toyo Kohan ile Osmaniye’deki Tosyalı Toyo yatırımımız devam ediyor. 500 milyon dolarlık bu yatırım 2016 sonunda devreye girecek. Yüksek katma değerli hassas çelik üreteceğiz.

Tosyalı Toyo’da 2 bin dolarlık niş ürünler yapacağım. Aynı hamurdan ekmek yapmak ile baklava hamuru açmak gibi düşünebilirsiniz. 300 dolarlık ürün girecek 2 bin dolarlık ürün çıkacak.

 

Enerji hatlarında dışa bağımlılığı ortadan kaldıracak bir yatırıma hazırlanıyoruz. Et kalınlığı 40 mm ve 60 inch çapa kadar boyuna dikişli LSAW boruyu dünyada üreten birkaç üreticiden biri olacağız.

LSAW boru yatırımımız 2016’da başlayacak. 2017’de devreye girecek. Yılda 500 bin ton kapasiteli bu tesis deniz altından geçecek petrol ve gaz hatlarında kullanılan boruları üretecek.

Demir çelik sektöründe bir ilki hayata geçireceğiz. Tosyalı’nın fabrikalarının üstü güneş panelleri ile kaplanacak, ilk kez bir demir çelikçi üretimde kullandığı enerjinin yüzde 25’ini güneşten sağlayacak.

3 etaplı Cezayir yatırımımızda, 1.3 milyar dolarlık son etabı 2017’de devreye alacağız. Buradaki ilk etap yatırımımız 500 milyon, ikinci etap 250 milyon dolara mal oldu.

Cezayir’in 3 etabı da bittiğinde orada günde 15 bin ton demir üreteceğiz. 3. etap olarak dünyadaki en büyük DRI tesisini kuruyoruz. Tek reaktörde 2.5 milyon ton üretim yapacağız.

Katma Değerli Ürünle Girdaptan Kurtuluyoruz

Tosyalı Holding’i ‘Türkiye’nin global çelikçisi’ olarak tanımladıklarını anlatıyor Fuat Tosyalı ve şunu söylüyor: “2014’te 500 milyon doların üzerinde ihracatımız vardı. Bu yıl rakam daha düşük, miktarsal olarak daha iyiyiz. 2015’teki ihracatımız 400 milyon dolar civarda. Bizim birçok ürünümüz var. Ondan dolayı bizim pazardaki yerimiz daha iyi. Hammadde tarafında çok acımasız bir rekabetle karşı karşıyayız. Katma değerli ürünler ürettiğimiz için o girdaptan kendimizi kurtarabiliyoruz.”

47 Yıldır Demirle Yoğruldum Ne Kazandıysam Ona Yatırdım

Başka bir şey bilmiyoruz. Hayatımız bu. Sabah ezanıyla işe geliyoruz, akşam ezanıyla gidiyoruz. Domates, biber, turizm sorun anlamam. Hayatım demir çelik. 47 yıl başka hiç bir iş yapmadım. Ne kazandıysak, içeri yatırdık. Hayatımızı da içeri koyduk. Böyle yürüyoruz. Demir kutsal bir materyal. Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen tek element demirdir. Hadid Suresi 25. Ayet’te “…Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır …” der. İnsanları var olduğundan beri demir, bütün medeniyetlerin itici motorudur. Biz de kutsallığına inanıyoruz, onun için ayrı bir şeye dönüp bakmadık. Yanımızda altın çıksa, dönüp bakmayız. Demirle yoğrulduk, demirin tozunu yuttuk. Dünya, 13 Ocak 2016

Twitter
LinkedIn