Hurda Kavgası Büyüyor Tarih: 02 May 2025

0 Paylaşımlar

Trump yönetiminin Paris Anlaşması’ndan çekilmesine ve çekilmeyi takiben emisyon ile ilgili bilgilerin derlenmesinden vazgeçildiğini açıklamasına rağmen, dünya çelik sektöründe yeşil mutabakat çalışmaları kapsamında, elektrikli ark ocaklarının payının ve bu cümleden olarak hurda tüketiminin artmaya devam ettiği görülüyor.

Özellikle Avrupa Birliği’nde, Hindistan’da, Çin Halk Cumhuriyeti’nde ve Japonya’da bu yöndeki gelişmeler net bir şekilde gözlenebiliyor. Dünyada en yüksek oranda elektrik ark ocaklı tesis kapasitesine sahip ülkeler arasında yer alan ABD’de bile, yeni ark ocakları tesis edilmesine yönelik çabaların hız kesmediği görülüyor. Ark ocaklı kapasitelerdeki artışa paralel olarak, hurda tüketimindeki artış eğilimi, ülkelerin hurda ihracatını sınırlamaya yönelik eylemler içerisine girmelerine yol açıyor.

Bu kapsamda, 48 ülkenin bu yönde tedbir aldığı görülüyor. En çok hurda ithalatı yaptığımız ülkeler arasında yer alan ABD’de böyle bir eğilim şimdilik gözlenmese de, Avrupa Birliği’nde hurda ihracatını üçüncü ülkelere yasaklama, OECD ülkelerinde ise belirli kurallara bağlama yaklaşımı giderek daha fazla destek görüyor. Ancak, OECD ülkelerine getirilmek istenen hurda ithalatındaki teknik kriterlerin, göstermelik bir nitelik taşıdığı; esas gayenin ticari açıdan Avrupalı çelik üreticilerine daha avantajlı şartlarda hurda temin etmek olduğu açık bir şekilde görülüyor.

Oysa ki son yıllarda Avrupa’da, hurda tüketimindeki artışa paralel olarak, hurda ihracatı da düşmeye başlamış bulunuyor. Son 5 yılda Avrupa’dan gerçekleştirdiğimiz hurda ithalatında yaklaşık yüzde 20’lik bir düşüş gözleniyor. 2025 yılının ilk üç ayında da hurda ithalatında yüzde 5,4 oranındaki gerileme ile bu düşüş eğilimi devam ediyor. Bu açıdan, hurda ihracatını sınırlamak yerine, işi piyasaya bırakarak, hurda talebinin objektif şartlarda yönlenmesine imkân vermek gerekiyor. Esasen bu, AB ile aramızdaki serbest ticaret anlaşması kapsamındaki ürünlerin ticaretine hiçbir gerekçeyle sınırlama getirilmeyeceği şeklindeki hükümlere de daha uygun bir yaklaşım olarak görülüyor. Bu arada, ABD’nin de daha uzun dönemde hurda ihracatına benzeri bir sınırlama getirme yaklaşımı içine girmesinden endişe ediliyor.

Tüm bu durumlar, yerli hurda üretiminin artırılmasına yönelik çabalara hız verilmesi gereğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Özellikle, mahalli idarelerin bu konudaki imkânlarından da yararlanılarak, en ücra köşelerden bile hurdanın daha yoğun bir şekilde toplanması ve Türkiye’nin yurt içi hurda imkânlarının, çelik tüketimindeki artışa paralel bir şekilde geliştirilmesinin sağlanması önem taşıyor.

Benzer şekilde, yeşil mutabakatın sağladığı imkânlar çerçevesinde, hurda dışı girdilerin de Türkiye’de üretiminin Avrupa Birliği’nde olduğu gibi yaygın bir şekilde desteklenmesine ihtiyaç duyuluyor. Bu cümleden olarak, hurda üretimi konusunda kaynak çeşitliliğini artırmaya yönelik çabaların desteklenmesinde fayda mülahaza ediliyor.

Hurdanın ve hurdaya alternatif girdilerin üretimini artırmaya yönelik çok yönlü çabalar yanında, bundan sonraki dönemde yeni çelik kapasiteleri oluşturulurken, yüksek katma değerli ürünlere yönelik olunması; esasen yeterli olan inşaat demiri gibi alanlarda yeni kapasiteler için izin verilmemesine özen gösterilerek, hurda ihtiyacının sınırlandırılması; ikincil kalite hurdaları da efektif bir şekilde kullanabilecek teknolojik gelişmelerin ve buna ilişkin modernizasyon faaliyetlerinin desteklenmesi önem taşıyor.

Twitter
LinkedIn