01 Temmuz 2025
ÇELİK ÜRETİMİ
2025 yılının Mayıs ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi, geçen yılın aynı ayına göre %2,8 azalışla, 3,1 milyon tona geriledi.
Ocak-Mayıs döneminde ise üretim %1,4 oranında azalışla, 15,4 milyon ton seviyesinde gerçekleşti.
ÇELİK TÜKETİMİ
Nihai mamul tüketimi 2025 yılının Mayıs ayında, 2024 yılının aynı ayına kıyasla %1,1 artışla, 3,4 milyon ton seviyesinde gerçekleşti.
Yılın ilk beş ayında nihai mamul tüketimi %4,7 azalışla, 15,5 milyon tona geriledi.
DIŞ TİCARET
İhracat
2025 yılının Mayıs ayında çelik ürünleri ihracatı, 2024 yılının aynı ayına göre, miktar yönünden %21,1 oranında artışla 1,4 milyon ton, değer yönünden ise %9,2 artışla, 922,8 milyon dolar oldu.
Ocak-Mayıs döneminde çelik ürünleri ihracatı 2024 yılının aynı dönemine göre miktar yönünden %18 oranında artışla, 6,3 milyon ton, değer yönünden ise %7,9 artışla, 4,3 milyar dolar oldu.
İthalat
2025 yılının Mayıs ayında çelik ürünleri ithalatı, 2024 yılının aynı ayına göre, miktar yönünden %24,6 oranında artışla 1,9 milyon ton, değer yönünden ise %0,1 azalışla, 1,3 milyar dolar oldu.
Ocak-Mayıs döneminde çelik ürünleri ithalatı 2024 yılının aynı dönemine göre miktar yönünden %6 oranında artışla, 7,5 milyon ton, değer yönünden ise %5,1 azalışla, 5,3 milyar dolar oldu.
Dış Ticaret Dengesi
2024 yılının Ocak-Mayıs döneminde, %71 olan İhracatın ithalatı karşılama oranı, 2025 yılının aynı döneminde %80,7 seviyesine yükseldi.
DÜNYA ÇELİK ÜRETİMİ
Dünya Çelik Derneği (worldsteel) tarafından açıklanan 2025 yılı Mayıs ayı verilerine göre, dünya ham çelik üretimi, geçtiğimiz yılın aynı ayına kıyasla, %3,8 azalışla,158,8 milyon ton, Ocak-Mayıs döneminde ise, bir önceki döneme kıyasla %1,3 azalışla 784 milyon ton seviyesinde gerçekleşti.
Ocak-Mayıs döneminde Çin’in ham çelik üretimi, geçen yılın aynı dönemine göre, %1,7 azalış ile 431,6 milyon ton seviyesinde gerçekleşti. İkinci sırada yer alan Hindistan’ın ham çelik üretimi, %8,2 artışla, 67,2 milyon tona yükselirken, Japonya’nın üretimi %5,2 oranında azalışla, 33,8 milyon tona geriledi.
DEĞERLENDİRME
Türkiye 2025 yılı Mayıs ayında, dünya çelik sektörüne kıyasla daha düşük bir küçülme gösterirken Ocak-Mayıs dönemi itibariyle küçülme oranı %1,4 ile %0,1 sapma göstererek aynı seviyelerde gerçekleşti. Üretimdeki gerilemeye rağmen Türk çelik sektörü Avrupa’da birinci dünyada yedinci en büyük çelik üreticisi konumunu korudu. Bir üstümüzdeki Güney Kore ile aramızdaki farkı mütevazi adımlar ile dahi olsa kapatmaya devam etti.
Türkiye bu gelişmeyi ağırlıklı olarak, ihracattaki artış sayesinde elde etti. Ocak-Mayıs döneminde nihai ürün tüketimi %4,7 azalış ile 15,5 milyon ton seviyesinde kalır iken, ithalat %6 artış ile 7,5 milyon ton seviyesine ulaştı. İthalattaki artış ağırlıklı bir şekilde, tüketimleri daraldığı için, uluslararası piyasalara, özellikle Türkiye piyasasına yoğunlaşan Çin ve Rusya’dan kaynaklandı. Diğer uzak doğu ülkeleri de artışta önemli rol oynadı.
Her ne kadar Trump yönetimi başta Çin olmak üzere, tarife sorunlarını çözme yönünde olumlu adımlar atıyor olsa da, sorunların çözümüne kadar, Türkiye’nin çelik üretiminde fazla veren ülkelerin hedefi olmaya devam edeceği değerlendirilmektedir.
Otomotiv, makine, beyaz eşya gibi sektörler başta olmak üzere, diğer pek çok sektör için de geçerlilik taşıyan bu durum, Türk ekonomisini tehdit etmektedir. İhracatta sağlanan rekor artışlar, ithalat artışlarının gölgesinde kalmaktadır. Sahip olunan yüksek kapasitenin, dampingli fiyatlar ile gerçekleştirilen ithalat yüzünden, kullanılamadığı çelik sektörümüzde, ithalatın bir an önce kontrol altına alınması, bu amaçla, Dahilde İşleme Rejimi ve Serbest Ticaret Anlaşmalarının süratle gözden geçirilmesi, sektörümüz için hayati önem taşımaktadır.
Diğer tarafından sektöre özel uygulamalar üreticiler üzerinde ilave yükler oluşturmaya devam etti. İnşaat Demiri İzleme Sistemi ve KDV tevkifatı gibi düzenlemeler, finansal likiditeyi ve işletmelerin operasyonel esnekliğini olumsuz yönde etkilemektedir. ABD, AB, Hindistan ve Meksika gibi ülkeler, bu tür girişimlere karşı çeşitli korunma önlemleri alırken, Türkiye’nin benzer mekanizmaları devreye almaması sektördeki dengesizliği daha da derinleştirmektedir.
Çelik sektöründe yaşanacak yapısal sorunlar, sanayinin diğer tüm kollarına doğrudan etki etmesi kaçınılmazdır. Bugün atılacak stratejik ve yapısal adımların, yalnızca sektörün değil, ülke ekonomisinin genel rekabet gücünü de belirleyeceği değerlendirilmektedir. Bu kapsamda, dampingli ithalata yönelik tedbir alınması, Gümrük Birliği ve Serbest Ticaret Anlaşmaları’nın güncellenmesi yolu ile, ihracat pazarlarının yeniden canlandırılması önem taşımaktadır.