06 Ağustos 2018
ÇELİK ÜRETİMİ
Türkiye’nin toplam ham çelik üretimi, 2018 yılının Haziran ayında % 0,7 oranında artışla 3 milyon ton seviyesinde gerçekleşti. Ocak-Haziran döneminde ise % 3,7 artışla 18,9 milyon ton üretim seviyesine ulaşıldı.
ÇELİK TÜKETİMİ
2018 yılı Haziran ayı verilerine göre, nihai mamul çelik tüketimi, 2017 yılının aynı ayına kıyasla % 5,9 azalışla, 2,7 milyon ton olarak gerçekleşirken, yılın ilk yarısı itibariyle % 11,5 artarak 18 milyon tona yükseldi.
DIŞ TİCARET
İhracat
Son aylarda gerileme eğilimine giren çelik ürünleri ihracatı Haziran ayı verilerine göre, miktarda % 10,5 artışla 1 milyon 596 bin ton, değerde % 26,6 oranında artışla 1 milyar 340 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti.
Ocak-Haziran döneminde 2017 yılının aynı dönemine nispetle ihracat miktar itibariyle %1,8 azalışla 9 milyon 731 bin ton seviyesinde kaldı. Değer itibariyle ihracat % 21,2 oranında artışla 8 milyar 130 milyon dolara ulaştı.
İthalat
Haziran ayı ithalatı, miktar yönünden % 2,6 gerileyerek 1 milyon 177 bin ton, değer olarak % 13,9 oranında artışla 1 milyar 66 milyon dolar oldu.
2018 yılının ilk yarısında, bir önceki yılın aynı dönemine göre, ithalat miktar yönünden % 14,7 artışla 8 milyon 677 bin ton, değer yönünden % 31,4 artışla 7 milyar 309 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Dış Ticaret Dengesi
Başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere ihracat piyasalarında uygulanan korumacı tedbirler ve Türkiye’nin inşaat çeliğinde sıfır gümrük politikası sebebiyle 2017 yılının ilk 6 ayında % 121 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, bu yılın aynı döneminde % 111 seviyesine geriledi.
DÜNYA ÇELİK ÜRETİMİ
Dünya Çelik Derneği (worldsteel) tarafından açıklanan 2018 yılı Haziran ayı verilerine göre, dünya ham çelik üretimi, geçtiğimiz yılın aynı ayına kıyasla, % 5,8 artarak 151.4 milyon tona, yılın ilk yarısında ise % 4,6 oranında üretim artışıyla, 881.5 milyon tona ulaştı.
Haziran ayında, % 7,5 oranında artışla 81.2 milyon ton ham çelik üretimi gerçekleştiren Çin, yılın ilk altı ayı itibariyle üretimini % 6 oranında arttırarak 451.2 milyon tona yükseltti. Diğer önemli çelik üreticilerinden Hindistan’ın üretimi Ocak-Haziran döneminde % 5,1 yükselerek 52.8 milyon ton seviyesinde gerçekleşirken, Japonya’nın üretimi yılın ilk altı ayında % 1,3 artışla 53 milyon ton oldu. Japonya böylece ikinci sıradaki yerini korudu. Geçtiğimiz yılın son aylarından itibaren üretimini en fazla arttıran ülkeler arasında bulunan İran, yılın ilk 6 ayında üretimini % 25,8 oranında arttırarak 12.5 milyon ton ham çelik üretimi gerçekleştirdi.
En büyük 10 çelik üreticisi arasında 8. sırada yer alan Türkiye, yılın ilk altı ayında % 3,7 oranında artışla 18.9 milyon ton ham çelik üretimi gerçekleştirdi. Söz konusu dönemde, yakın takipçimiz olan Brezilya ise üretimini % 0,9 oranında arttırdı.
DEĞERLENDİRME
ABD’nin çelik ithalatına % 25 ek vergi koymasından sonra, AB de 26 çelik ürünü ithalatında 26 Mart tarihinde başlattığı soruşturmanın geçici sonuçlarını açıkladı. Buna göre, 200 gün için 23 üründe son üç yılın ortalaması esas alınarak tespit edilen kotanın aşılması durumunda açılan miktar için % 25 vergi uygulaması getirdi. Uygulama 19 Temmuz itibariyle başladı.
Ülkemiz söz konusu uygulamadan en fazla olumsuz etkilenecek ülke konumunda bulunmaktadır.
ABD’den sonra AB’nin de koruma önlemi alması, birçok çelik üreticisi ülkeyi benzer kararları almaya sevk etmekte. Türkiye’nin diğer ülke pazarlarına olan ihracatını da sekteye uğratma potansiyeli taşımaktadır. İhracatı negatif yönde etkilenen Türk çelik sektörü aynı zamanda koruma altına alınan pazarlara ihracat yapamayan ülkelerin hedef pazarı haline gelerek, sadece ihracat pazarında değil aynı zamanda iç piyasasında da haksız rekabet ile karşı karşıya kalmasından endişe duyulmaktadır. Bu sebeple, iç pazarımızın acilen gümrük vergisi ve diğer ticaret politikası araçları ile korunmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Sonuç olarak; AB tarafından başlatılan geçici kota uygulaması AB’nin iç pazarını diğer çelik ihracatçısı ülkelere karşı korumak için açılmış olmakla beraber, Türkiye’nin AB’de mevcut ticaret dengesi, coğrafi yakınlık durumu, Gümrük Birliği Anlaşması, geleneksel tüketim alışkanlıkları ve AB ekonomisi ile karşılıklı tamamlayıcılık özellikleri itibariyle sahip olduğu ticaret ortağı konumu dikkate alınarak kota uygulaması dışında tutulması hayati önem taşımaktadır.