Çelik Üretim ve Tüketimi Artarken, İthalattaki Yükseliş Endişeye Yol Açıyor Tarih: 15 September 2017

0 Paylaşımlar

İnşaat demiri fiyatlarına ilişkin tartışmalarda yapılan kapsamlı izahatlara rağmen, inşaat sektörü temsilcilerinin, Haziran ayından sonra, Ağustos ayında da benzer iddialarını sürdürdükleri gözleniyor.

İnşaat demiri ithalatına uygulanan vergi oranlarında yapılacak indirimin, fiyatların da düşmesine imkân sağlayacağı yönündeki iddialar üzerine, inşaat çeliği için uygulanan % 30 oranındaki gümrük vergileri, Temmuz ayında yüzde 20 oranında düşürülmüştü. Ancak, vergilerin düşürüldüğü tarihlerde, yine dünyadaki dinamikler yüzünden tersine bir gelişme ile dünyada ve Türkiye’de fiyatlar yükselmeye devam etti. 460-470 dolar bandındaki fiyatlar, 550 dolar seviyesine çıktı. Yükseliş temel olarak hammadde maliyetlerindeki artıştan kaynaklandı. Yılbaşındaki seviyesine, göre hurda fiyatları yüzde 20, elektrot fiyatları 12 misli ve refrakter fiyatları % 160 oranında yükseldi. Girdi maliyetlerindeki artış, global düzeyde yalnızca inşaat çeliklerinin değil, tüm çelik ürünleri fiyatlarının da yükseliş trendi göstermesine neden oldu.

Bu gelişmeler, fiyatların vergiler ile ilgisi olmadığını ve başından beri belirttiğimiz üzere, global piyasalardaki dinamiklere göre hareket ettiğini çok net bir biçimde ortaya koydu. Geçmişte fiyatlar ile vergiler arasında kesin bir bağlantı olduğunu ve fiyatların vergilerin düşmesine bağlı olarak gerileyeceğini söyleyenlerin, mahcup olup susmaları gerekirken, sanki iddia sahipleri kendileri değilmiş gibi, bu defa yüzde 10 seviyesindeki vergilerin de tümüyle kaldırılmasını, hatta ihracata da yüzde 10 vergi getirilmesini istemeye başladılar. Bu kadar net bir tabloya rağmen, tüm bu yaşananları anlamak ve algılamakta ciddi güçlükler yaşadık.

Bu tekliflerin, dünya konjonktürü ile zerre kadar ilgisi olmadığı çok açık. Son yıllarda hiçbir ülke çelik ürünlerinde vergi indirimi yapmadı. Çelik ürünleri ihracatına vergi uygulanması ise, Türkiye gibi ihtiyacının iki misli üretim yapan bir ülkede kimsenin aklına dahi gelmiyor.

Yılın ilk çeyreğinde aylık 600.000 ton civarında bulunan Türkiye’nin inşaat demiri ihracatının, Temmuz ve Ağustos aylarında 300.000 ton seviyelerine gerilemiş olması ve Ocak-Ağustos döneminde toplam inşaat demiri ihracatının % 22 oranında düşüşle, 4.9 milyon tondan, 3.9 milyon tona gerilemesi, yılın ikinci yarısında çelik üreticilerinin tümüyle iç piyasaya yöneldiklerini ve geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla, iç piyasaya 1 milyon tondan daha fazla inşaat demiri arzı yapıldığını ortaya koyuyor.

Hâl böyle iken paydaşlarımızın çelik sektörümüze yönelik ithamlarını anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu vesile ile başta Türkiye Müteahhitler Birliği olmak üzere, dünyadaki ve Türkiye’deki çelik fiyatlarını bilen ve bunların arasında bir paralellik olduğunu gören, bu konudaki açıklamalara destek vermeyen müteahhitlik kuruluşlarımıza da ciddi ve gerçekçi tavırlarından dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Temmuz ayında Türkiye’nin çelik tüketiminde yüzde 27 gibi olağanüstü bir artış gözlendi. Üretimdeki artış devam ederken, tüketimin de güçlü bir şekilde yükseliş eğilimine girmesi, sektörümüzün önümüzdeki aylara yönelik performansına ilişkin beklentilerimizi olumlu yönde etkiledi. Buna karşılık, Temmuz ayında ithalatın miktar bazında yüzde 16, değer bazında ise yüzde 33 oranında artmış olması ve ihracattaki büyümenin durma noktasına gelmiş olması rahatsızlığa yol açtı.

2017 yılının geri kalan kısmında, yurtiçi tüketimdeki büyümenin, çelik ürünleri ihracatında düşüşe ve ithalatta artışa neden olmayacak bir zemine oturtulması ve ithal ürünlerin Türkiye’nin çelik tüketimindeki payının yeniden % 50 seviyesini aşmasının önüne geçecek tedbirlerin alınması, çelik sektörümüzün ekonomiye olan katkısının arttırılması açısından hayati önem taşıyor.

Twitter
LinkedIn