Demir Çelik Sektörü Otoprodüktörlükte Muafiyet Bekliyor Tarih: 24 November 2016

Enerji Piyasası Kanun Tasarısı’nda otoprodüktör uygulamasının yürürlükten kaldırılacağına dikkat çeken Türkiye Demir ve Demir Dışı Metaller Sektör Meclisi Başkanı ve Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, başta demir çelik üreticileri olmak üzere entegre tesislerin, enerjiye olan ihtiyaçları da gözetilerek bu uygulamadan muaf tutulması gerektiğini söylüyor.

Demir çelik enerji yoğun sektörlerin başında geliyor. Sektördeki büyümeye paralel olarak enerjiye olan ihtiyaçta artıyor. 2012 yılında Türkiye ham çelik üretiminin bir önceki yıla göre %5,2 oranında artışla 35,8 milyon ton seviyesine ulaştığını belirten TOBB Türkiye Demir ve Demir Dışı Metaller Sektör Meclisi Başkanı ve Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, sektörün dünyada ise 10’dan 8. sıraya yükseldiğini söylüyor.

Demir çelik sektöründe faaliyet gösteren pek çok firmanın enerji kaynaklarını daha verimli kullanmak ve daha ucuz enerji temin edebilmek amacıyla otoprodüktör ve kojenerasyon statüsünde başta rüzgar olmak üzere yenilenebilir enerjiye yatırımına yöneldiğini ifade eden Yayan, “Esas hedefleri elektrik üretim lisansına sahip santrallar gibi elektrik üreterek satmak olmayan çelik üreticileri kendi ihtiyaçlarını üretmek zorundadır. Türkiye’de faaliyet gösteren üç entegre tesis, elektrik ihtiyacının önemli bir kısmını proses gereği açığa çıkan kok gazı, yüksek fırın gazı, çelikhane gazı ve satın alınan doğal gazı kullanarak üretiyor, kalan ihtiyacını ise ulusal şebekeden karşılıyor. Enerji Piyasası Kanunu Tasarısı’nda başta demir çelik üreticileri olmak üzere entegre tesislerin otoprodüktör yapısının korunması, bu yönde bir muafiyet sağlanmasındaki fayda göz ardı edilmemelidir” diyor.

Doğal Gaz Tüketimi Artıyor

Demir çelik sektörünün Türkiye’nin toplam enerji tüketimi içerisindeki payı nedir?

2011 yılında demir çelik sektöründe 7.501 bin Ton Eşdeğer Petrol (TEP) olarak gerçekleşen toplam enerji tüketimi, Türkiye’nin 86.952 bin TEP seviyesindeki toplam enerji tüketiminde %8.6, sanayinin 30.830 bin TEP civarındaki enerji tüketiminde ise %24’lük bir pay aldı. Demir çelik sektörünün toplam enerji tüketiminde 1.734 bin TEP ile elektrik tüketimi %23, 1.854 bin TEP ile doğal gaz %24 oranında pay alıyor. Yıllar itibariyle incelendiğinde ise sektörde -13 civarında olan doğal gaz tüketimi 2011 yılında en büyük girdiyi teşkil eden elektrik tüketimini geçerek %24 seviyesine çıktı.

Enerji tüketimi demir çelik sektörünün gider kalemleri arasında nasıl bir yer tutuyor?

Ham çelik üreticisi 27 elektrik ocaklı tesis ile 3 entegre tesisin yanı sıra, 120’nin üzerinde, kütükten, profil, inşaat demiri gibi nihai mamul üreten bağımsız haddehanenin yer aldığı demir çelik sektöründe, cevhere dayalı üretimin gerçekleştiği entegre tesislerde enerji tüketiminde kömürün %80, doğal gazın , elektrik ve fueloilin ise % 5 pay alıyor. Bu yakıtların toplam maliyet içerisindeki payı ise %20’yi buluyor. Hurdanın ergitildiği ve enerji tüketiminin %65’inin elektrik, % 30’unun doğal gaz ve % 5’inin fueloilden oluştuğu elektrik ark ocaklı tesislerde, elektrik enerjisi tüketimi sanayi maliyetleri içinde hammaddeden sonra ikinci sırada geliyor ve ortalama civarında bir pay alıyor.

Sektör Tasarruf Tedbirlerine Yöneliyor

Demir çelik sektöründeki şirketler, maliyetleri düşürmek için ne tür çözümlere yöneliyor?

Sektörümüzde enerji verimliliğini artırmak amacıyla kaliteli girdi malzeme tedariğine ve kullanımına dikkat ediliyor. Yanma verimliliklerinin artırılması için çalışmalar yapılırken ayrıca emisyonların kontrolü sağlanıyor. Proses kontrol tekniklerinin geliştirilmesi için çalışmalar yürütülüyor, otomasyon uygulanmasına geçiliyor. Soğutmada su tüketimini azaltacak kuru soğutma sistemleri yaygınlaşıyor. Yüksek verimli elektrik motoru kullanılıyor. Aydınlatma, ısıtma, pompalar, kompresörler gibi ana üretim hatlarına göre, enerji tüketimi daha düşük olan yardımcı tesislerde de, enerji tasarrufu yapılıyor. Enerji yoğunluğunu düşürmek amacıyla, katma değeri yüksek ürün üretimine geçiş sağlanıyor. Etkin bir enerji yönetim sistemi oluşturuluyor, enerji tüketimleri izleniyor. Her türlü yan ürün ve atığın geri kazanımı konularında azami çaba gösteriliyor.

Hem enerji arz güvenliği hem de enerjide verimliliğin artırılması için nasıl bir eylem planı ortaya konulmalı?

Kapasite konusunda darboğaza girilmemesi için enerji yatırımlarına yönelik teşvikler çok önemli. Yaz aylarında yoğun klima kullanımı kış aylarında doğal gaz sıkıntısı nedeniyle ortaya çıkan elektrik enerjisi yetersizliğinin, demir çelik üretim tesislerinde kesintiye gidilerek kapatılmaya çalışıldığı dikkate alındığında enerji üretim kapasitesinin artıda tutulmasının sektörümüz açısından taşıdığı önem açıkça ortaya çıkıyor. TEİAŞ’ın ihtiyaç halinde çelik üreticilerini ilk elektriği kesilecek sektör olarak görmesi kabul edilemez bir durumdur. Son 10 yıldır üzerinde konuşulan ancak bir türlü realize edilemeyen doğal gaz depolama tesislerine ilişkin çalışmaların süratle sonuçlandırılması ve Aliağa ile mevcut tesislerde en etkin şekilde yararlanılmasına ihtiyaç var. Enerji verimliliğinin artırılmasına yönelik önlemler alınırken, özellikle enerji yoğun sektörlerde enerjinin üretim maliyetleri içerisinde ciddi paya sahip olduğu hususu da göz önünde bulundurularak, zorlayıcılık yerine, gönüllülüğün ve özendiriciliğin esas alınması gerekir.

Bireysel Ve Büyük Tüketici Arasındaki Makas Daralıyor

TOBB Türkiye Demir ve Demir Dışı Metaller Sektör Meclisi Başkanı ve Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, Türkiye’de bireysel ile büyük tüketici arasındaki fiyat farkının yok denecek kadar düşük seviyede olduğunu söylüyor. Sanayi fiyatlarının düşürülerek Avrupa Birliği üyesi ülkelerde olduğu gibi fiyat farkının makul seviyelere çıkarılması gerektiğinin altını çizen Yayan şunları aktarıyor: “Elektrik enerjisinde, yeterince gelişmemiş durumda bulunan serbest piyasanın derinleştirilmesi ve rekabetçi bir yapıya kavuşturulması büyük önem taşıyor. Elektrik enerjisi üzerindeki başta TRT payı olmak üzere, enerji fonu, belediye tüketim vergisi gibi fon ve kesintiler sektör kuruluşlarımızın uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü olumsuz yönde etkiliyor.

Twitter
LinkedIn