Demir Çelikte Fiyatlar Spekülatif Değil Tarih: 24 November 2016

Demir çelik fiyatları arz talep dengesi yanında, dünya çapında oluşan girdi maliyetlerine ve dolar kurlarına bağlı olarak dalgalı bir seyir izlemektedir. Türkiye’de ihtiyaçtan fazla üretim yapılıyor ve üretimin % 50 civarındaki kısmının ihraç ediliyor olması sebebiyle, arzdan kaynaklanan bir sıkıntıya genellikle rastlanmamakla birlikte, uluslar arası piyasada dolar cinsinden oluşan hurda, demir cevheri ve kömür fiyatları ile, dolar kurlarındaki dalgalanma, nihai mamûl fiyatlarını etkilemektedir. Bu cümleden olarak, çelik fiyatlarının dünya çapında azalan taleple birlikte dip noktasına gerilediği 2009 yılının ardından, 2010 ve 2011 yıllarında çelik fiyatlarında, genel eğilim yukarı yönlü olmak üzere, dalgalı bir yükseliş dönemi yaşanmıştır. Fiyatlardaki dalgalanmalar yüzünden, fiyat artış oranları, baz alınan döneme bağlı olarak değişiklik göstermektedir.

18 Ekim 2010 ile 20 Ekim 2011 tarihleri arasındaki son bir yıllık dönemdeki fiyatlar karşılaştırıldığında, inşaat demiri fiyatlarındaki artış TL bazında % 48.2, Dolar bazında ise % 12.9 seviyesinde gerçekleşmiştir. Dolar bazında inşaat demiri fiyatlarındaki artış, tüm dünya piyasalarında benzer seviyelerdedir. Aynı dönemde, ark ocaklı kuruluşların temel girdisi olan hurda fiyatlarının, Dolar bazında % 12.8 oranında artış göstermiş olması, hammadde maliyetlerindeki artış ile inşaat demiri fiyatlarındaki artışın paralel seyrettiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır.

2011 yılının Ocak-Ekim dönemi itibariyle ise, inşaat demiri fiyatlarının TL bazında % 12.9 oranında arttığı, buna karşılık Dolar bazında % 5.9 oranında gerilediği görülmektedir. Aynı dönemde, TL’deki değer kaybının, % 20.1 seviyesinde gerçekleştiği dikkate alındığında, TL cinsinden fiyatlarda reel olarak % 7 civarında gerileme olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Hâl böyle iken, Ekim ayının ikinci yarısında, Ocak ayından bu yana inşaat demiri fiyatlarının % 100’ün üzerinde artış gösterdiği yönünde basında yer alan bazı müteahhit kuruluşların açıklamaları, sektörümüzde ciddi rahatsızlık yaratmış ve hayretle karşılanmıştır. 2011 yılının başındaki fiyatlar ile, yıl içerisinde fiyatların en yüksek seviyeye ulaştığı dönem karşılaştırıldığında dahi, ortalama fiyatlardaki artış oranı %25’e dahi ulaşmamaktadır. Kaldı ki, sözkonusu fiyat artışının önemli bir kısmı kur artışından kaynaklanmıştır. 1 Ocak 2011 – 20 Ekim 2011 dönemindeki değerlendirmede ise, TL cinsindeki artış oranının, kurlardaki yükselişin de gerisinde kaldığı ve reel anlamda inşaat demiri fiyatlarının gerilediği görülmektedir. 

2011 yılının başından 20 Ekim tarihine kadar, inşaat demiri fiyatlarındaki artış oranı sadece % 12,9 iken, fiyatların % 100 arttığı yönündeki mesnetsiz iddialar, demir çelik sektörümüzü de son derece olumsuz etkileyen fiyatlardaki dalgalanmalar sebebi ile kayıp yaşayan inşaat sektörünün, eskalasyon talebini daha güçlü bir şekilde dile getirmesine imkân vermiştir. Ancak Türkiye’nin gururu olan ve yurtiçi çelik talebini karşılamakla kalmayıp, 18 milyon ton civarında demir çelik ürünü ihraç ederek, dünya çapında büyük bir başarıya imza atan çelik sektörümüze yapılan haksızlığı açıklamaya yetmemektedir.

Açık olan husus şudur. Demir çelik sektöründe fiyatlar dünya piyasalarında oluşmakta ve fiyatların ne yönde gelişeceğini önceden kestirmek mümkün bulunmamaktadır. İnşaat sektörünün fiyatlardaki dalgalanma nedeniyle karşı karşıya kaldığı olumsuzlukların giderilebilmesi için, fiyatlara karşı hem devleti hem de inşaat firmalarını koruyacak objektif bir eskalasyon formülünün, ihale aşamasında zorunlu tutulmasına ve inşaat demiri yanında, diğer girdi maliyetlerinin de, belirli oranlarda sözkonusu eskalasyon formülüne dahil edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.

Diğer taraftan, yap-sat usulü ile çalışan müteahhitlerin ise, piyasadaki demir tüccarlarından yüksek vade farkı ödeyerek bağlantı yapmak yerine, inşaat demiri üreticilerinin o günkü girdi maliyetleri çerçevesinde hammadde bağlantısı yapabilmelerini temin edecek şekilde, doğrudan doğruya üretici kuruluşlar ile yapılacak ön ödemeli kontratlarla, özellikle inşaat demirinin en çok kullanıldığı ilk yatırım döneminde tüketilecek inşaat demirinin maliyetini sabitlemeleri, mümkün bulunmaktadır. İnşaat demiri üreticileri de bu konuda inşaat firmaları ile işbirliğine hazır bulunmaktadır.

Fiyatları dünya piyasalarında oluşan, Türk çelik sektörünün tek başına belirleyici rol oynamasının mümkün olmadığı ve damping soruşturmaları ile, iç ve dış fiyat dengelerinin sürekli bir şekilde kontrol altında tutulduğu inşaat demiri fiyatlarına ilişkin sathî ve mesnetsiz iddialara artık bir son verilmesi gerekmektedir.

Sektörümüz son 10 yılda, devlet yardımı almadan göstermiş olduğu üstün performans ile, yurtdışında gördüğü ilgi, takdir ve saygıyı, yurtiçinde de görmeyi fazlasıyla hak etmektedir.

Dr. Veysel Yayan

Genel Sekreter

Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği

Twitter
LinkedIn