Çelik Sektörü Yeni Hükûmetten Sorunlarına Acil Çözüm Bekliyor Tarih: 24 November 2016

Çelik sektörünün Eylül ayı göstergeleri belli oldu. Buna göre, Eylül ayında Türkiye’nin toplam ham çelik üretimi geçen yılın aynı ayına kıyasla % 14.1 oranında; elektrik ark ocaklarında gerçekleştirilen ham çelik üretimi ise, % 23.4 gibi olağanüstü bir seviyede düşüş göstermiş bulunuyor. Esasen Türkiye’nin Eylül ayında gerçekleştirdiği ham çelik üretimi, son yılların en kötü performanslarından birisini yansıtıyor.

Çelik sektörümüzün üretiminin son aylarda gösterdiği olumsuz performans, yılın üçüncü çeyreğine ilişkin verilerden de görülebiliyor. Bu yılın üçüncü çeyreğinde Türkiye’nin ham çelik üretimi açısından son yılların en kötü dönemini yaşadığı, üretimin geçen yılın üçüncü çeyreğine kıyasla % 12.2, bu yılın ikinci çeyreğine kıyasla ise, % 11.2 oranında gerilediği gözleniyor. Söz konusu oranlar, büyük çelik üreticileri arasındaki en keskin gerilemeyi ifade ediyor.

Yılın ilk yarısında % 5.7 seviyesinde bulunan Türkiye’nin toplam ham çelik üretimindeki düşüş, Ocak-Eylül döneminde % 7.8’e yükselmiş bulunuyor. Elektrik ark ocaklı tesislerin üretimleri, hurda fiyatlarının dezavantajlı konumu nedeniyle % 14.6 oranında gerilerken, yüksek fırınlarda üretim yapan entegre tesislerin üretimlerinde yaşanan % 8.3 oranındaki artışın, elektrik ark ocaklı tesislerin kayıplarını telafi etmede yeterli olamadığı gözleniyor. Üretimdeki düşüşe paralel olarak, sektörün kapasite kullanım oranı da % 62 gibi oldukça düşük bir seviyeye gerilemiş bulunuyor. Mevcut seyir yılsonu itibariyle ham çelik üretiminin 32 milyon tonun altına gerileyeceğine; toplam üretimde 2 milyon tonun üzerinde düşüş yaşanacağına ve 19 milyon ton civarında kapasitenin atıl durumda kalacağına işaret ediyor.

Üretimdeki keskin düşüş, yurt içi talepteki gerilemeden kaynaklanmıyor, tersine Türkiye’nin çelik ürünleri tüketimi, yılın ilk 9 aylık döneminde % 12.4 gibi oldukça yüksek sayılabilecek bir oranda artış göstermiş bulunuyor. Çelik üretimi her geçen gün daha da azalan ve kapasite kullanım oranı süratle gerileyen Türkiye, artan tüketimini ithal çelik ile karşılamaya devam ediyor. Türkiye’nin ortalama aylık çelik ürünleri ithalatının, geçen yılın üçüncü çeyreğindeki 1 milyon 110 bin ton/ay seviyesinden, bu yılın üçüncü çeyreğinde % 54 oranında artışla, 1 milyon 713 bin ton/ay seviyesine çıktığı gözleniyor. İthalattaki keskin artış nedeniyle, Eylül ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı % 89 seviyesine gerilemiş bulunuyor. Miktar açısından çelik ürünleri dış ticareti ise, daha kötü bir tablo çiziyor ve Eylül ayında Türkiye’nin ithal ettiği çelik miktarının yalnızca % 80’i kadar ihracat yapılabildiği ortaya çıkıyor.

Ocak-Eylül döneminde, Türkiye’nin çelik ürünleri ihracatı miktar açısından % 7.1 oranında gerilerken, ithalatının % 41 oranında artış gösterdiği ve ihracatın ithalatı karşılama oranının, geçen yılın aynı dönemindeki % 130 seviyesinden, % 97 seviyesine gerilediği, miktar açısından ise ithal edilen çelik miktarının % 89’u kadar ihracat yapılabildiği gözleniyor. Sektörün dış ticaret göstergelerindeki bozulmada, özellikle 2015 yılının üçüncü çeyreğinde son derece yüksek seviyelere çıkmış bulunan ithalattaki keskin artış önemli bir rol oynuyor. Öyle ki, bu yılın üçüncü çeyreğinde gerçekleştirilen çelik ürünleri ihracatı, geçen yılın üçüncü çeyreği ile aynı seviyede kalırken, ithalat % 54 oranında artış göstermiş bulunuyor.

Son haftalarda, hurda fiyatlarında gözlenen gerilemeye rağmen, Türkiye’nin çelik ürünleri ithalatındaki artışın devam etmesi, piyasalarda dengeleri bozan temel problemin sadece hurda/cevher fiyatları arasındaki marj farklılığından kaynaklanmadığını gösteriyor. Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya gibi ülkelerde faaliyet gösteren üreticilerin hurda fiyatlarına çok yakın seviyelerde uyguladıkları düşük ihraç fiyatları, dünya piyasalarında kaosa neden oluyor. Ağustos ve Eylül aylarında Çin’den 900.000 tonun üzerinde çelik ürünü ithal edilmiş olması, Türkiye piyasasının Çin menşeli çelik ürünlerinin hedefi hâline geldiğini ve üretici kuruluşlarımızın karşı karşıya kaldığı tehdidin boyutunu gözler önüne seriyor. Ağustos ve Eylül aylarında aylık 450.000 ton seviyelerinde gerçekleşen Çin menşeli çelik ürünleri ithalatının, yılın ilk 9 aylık dönemi itibariyle, Çin’den yapılan ithalatın % 256 oranında artışla, 1.97 milyon tona ulaşmasına neden olduğu gözleniyor. Çin’den yapılan çelik ithalatının katlanarak artış eğilimi göstermesi, önümüzdeki dönem konusunda da iyimser beklentilerin oluşmasını engelliyor. Son dönemde bazı tesislerini kapatmak durumunda kalan İngiltere’de Eylül ayında ham çelik üretiminin % 43 oranında gerilemiş olması da, İngiltere çelik sektörünün Çin menşeli çelik ithalatı kaynaklı yaşamakta olduğu sıkıntıyı net bir şekilde ortaya koyuyor. İngiliz Hükûmeti’nin enerji girdi maliyetlerinin düşürülmesi başta olmak üzere, İngiltere çelik sektörünün rekabet gücünü arttırmaya yönelik olarak alacağını açıkladığı çok yönlü tedbirler, Türkiye için de örnek teşkil ediyor.

Çinli üreticilerin büyük bir bölümünün zarar etmeye başladığı yönündeki haberler, gelecek için iyimser olmaya yetmiyor. Demir cevheri maliyetlerinin bir miktar daha fiyat düşüşüne imkân verecek ölçüde gerilemesi ve madencilerin cevher üretim maliyetlerinin 10 $/ton seviyelerine kadar düşürülebileceği yönündeki açıklamaları, cevher fiyatlarının hâlen ilave düşüş marjına sahip olduğunu gösterirken,  geleceğe ilişkin beklentilerin pozitife dönmesine de engel oluyor.

Yeni hükûmetle birlikte, sektörün girdi maliyetlerinin öncelikle masaya yatırılmasına, rekabet gücünü düşüren her türlü fon ve kesintiye son verilmesine, enerji girdi maliyetlerinin düşürülmesine ve dampingli ithalata karşı acilen tedbir alınmasına ihtiyaç duyuluyor. 

Dr. Veysel Yayan
Genel Sekreter

Twitter
LinkedIn