Yayan: ERDEMİR’in Performansı, Sektör Ortalamasının Çok Üzerinde Tarih: 24 November 2016

0 Paylaşımlar

Türk çelik sektörünün geçtiğimiz yıl gösterdiği performansı değerlendiren Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, dünyada çelik üretiminin büyümesine karşın, Türk çelik sektöründeki gerileme eğiliminin rahatsızlık yarattığını dile getirdi. Türk çelik sektörünün üretiminin gerilemesindeki faktörleri ve bunların etkilerini azaltabilecek önerilerini de sıralayan Yayan, 2013 yılında Türkiye’nin yüzde 70 kapasite kullanım seviyesinde kaldığına ve atıl kalan kapasitesinin Fransa’nın üretimine eşdeğer olduğuna işaret etti.

Yayan, İSDEMİR ve ERDEMİR tesisleriyle birlikte, ülkenin en büyük çelik üretim tesislerine sahip ERDEMİR Grubu’nun, 2013 yılında sektör ortalamasının üzerinde bir performans gösterdiğini de ifade ederken, “Türk çelik sektörünün genelinde kapasite kullanım oranının % 70 seviyesinde kaldığı 2013 yılında, Erdemir’in kapasite kullanım oranı % 98, İsdemir’in kapasite kullanım oranı ise % 85 gibi Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde bir seviyede gerçekleşmiştir. 2013 yılında Türkiye’nin toplam ham çelik üretimi % 3.4 oranında gerilerken, Erdemir’in üretiminin % 16 gibi olağanüstü bir seviyede artmasının da etkisiyle, grup üretimi % 5.1 oranında yükselmiştir. Erdemir’in ve Erdemir Grubu’nun Türkiye ortalamasının üzerinde bir performans göstermesinde, yüksek teknolojisi ve gelişmiş kurumsal altyapısı yanında, 2013 yılında demir cevherinden üretim yapan entegre tesislerin, hurda ile üretim yapan elektrik ark ocaklı tesisler karşısında, hurda maliyetlerinin marjları sıkıştıracak kadar yüksek olmasından kaynaklanan daha avantajlı bir konumda bulunmaları da etkili olmuştur.” görüşlerine yer verdi…

Demir-çelik sektörünün, ülkemiz ve dünya geneli bakımından 2013’ü nasıl geçirdiği konusunda görüşlerinizi alabilir miyiz?

2013 yılında, sektörün performansı beklentilerin gerisinde kalmıştır. Özellikle dünya çelik üretiminin büyümeye devam ettiği bir dönemde, son yılların en hızlı büyüyen çelik sektörleri arasında yer alan Türk çelik sektöründeki gerileme eğilimi, rahatsızlık yaratmaktadır. Büyüme aşçısından genellikle ekonomiden daha iyi performans gösteren çelik sektörü, ekonominin % 4 civarında büyüdüğü 2013 yıllında % 3.4 oranında küçülmüştür. 2013 yılı başından bu yana elektrik ark ocaklı tesislerin temel girdisi olan hurda ile mamul fiyatları arasındaki marjın daralması, üreticilerimizin rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemiş ve ithalat önemli ölçüde artış göstermiştir. 2013 yılında, üretimin % 3.4 oranında gerilemesine, ihracatın miktar bakımından % 6 oranında düşüş göstermesine rağmen, ithalatın % 25 civarında artmış olması, çelik sektörümüzün ve özellikle elektrik ark ocaklı tesislerin rekabet gücündeki zayıflamaya işaret etmektedir.

Dünya çelik sektörünün pozitif yönde geliştiği ve global ham çelik üretiminin % 3’ün üzerinde arttığı bir ortamda, çelik sektörümüzün üretiminin gerilemesinde, girdi maliyetlerinin yükselmesi yanında, sektörün üzerindeki, rakip ülke üreticileri üzerinde bulunmayan ilave yüklerin rekabet gücünü düşürmesi, başta DİR uygulaması olmak üzere, ithalatı teşvik eden ve ithal ürünleri yerli ürünler karşısında avantajlı hale getiren uygulamaların sürdürülmesi, kalitesiz ve düşük fiyatlı ithalatın önünü kesecek tedbirlerin alınmaması, dünya çelik sektöründeki kapasite fazlalığı, son dönemde yaygınlaşan korumacı politikalar, bazı ülkelerin girdi ihracatını sınırlandırmaya yönelik politikalar uygulaması, genel olarak serbest ticareti olumsuz yönde etkileyen yaklaşımların yaygınlaşması gibi unsurlar da etkili olmuştur.

2013 yılında, sektör 10 milyar dolar civarında değer yaratabilecek, 15.5 milyon tonluk kapasitesini kullanamamıştır. Çelik sektörümüzde atıl kalan kapasitenin, dünyanın en büyük 14. çelik üreticisi olan Fransa’nın üretim miktarına eşit olduğu ve Türkiye’nin toplam çelik ihracatının % 80’i kadar bir bölümü oluşturduğu dikkate alındığında, işin boyutu ve önemi daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Çelik sektörümüzün atıl kalan kapasitesinde gerçekleştirebileceği üretimin değeri, 2013 yılında 65 milyar dolar olarak gerçekleşen cari açığın % 15 ve 100 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen Türkiye’nin dış ticaret açığının % 10 civarındaki kısmına tekabül etmektedir.

Çelik sektörü, Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT) ile aramızdaki serbest ticaret anlaşması nedeniyle doğrudan veya dolaylı olarak devlet yardımlarından yararlanamamaktadır. Bu açıdan önümüzdeki dönemde de, çelik sektöründe devlet yardımları mümkün görülmemektedir. Devletten hiçbir şekilde yardım almayan sektörün beklentisi, diğer ülkelerdeki rakip üreticilerin üzerinde bulunmayan ve rakipler karşısında kendisini dezavantajlı duruma düşüren yüklerin kaldırılmasıdır. Ayrıca, Avrupa Birliği’nin AKÇT anlaşma hükümlerini kendi inisiyatifi ile anlaşma hükümlerini tek taraflı olarak değiştirmesi ve kendi pazarı açısından avantaj sağlayacağını düşündüğü çeşitli hammadde girdilerini anlaşma kapsamı dışına çıkarması sektörümüzde rahatsızlık yaratmaktadır. Yurtiçindeki kapasiteler atıl durumda kalırken, çelik ithalatındaki artış, kısmen sektörün üzerindeki yükler nedeniyle rekabet gücündeki azalmadan, kısmen de Dahilde İşleme Rejimi gibi yerli ürünler karşısında ithal ürünleri daha cazip hale getiren uygulamalardan kaynaklanmaktadır. Çelik sektörünün üzerindeki yüklerin kaldırılarak rekabet gücünün arttırılması ve Dahilde İşleme Rejimi uygulamasının, yerli girdi kullanımını teşvik edecek bir çerçeveye oturtulması, ithalattaki artıştan kaynaklanan sorunlarını büyük ölçüde çözecektir.

2013 yılında, Türkiye’nin çelik tüketiminin % 10 gibi dünya geneline kıyasla oldukça güçlü sayılabilecek bir oranda artış göstermesine karşılık, tüketimdeki büyüme % 25 oranında artış gösteren ithalat ile karşılanmıştır. Sektörün diğer ana sanayi kollarına girdi veren stratejik önemi de göz önünde bulundurularak, 2013 yılında % 70 seviyesine kadar gerilemiş bulunan kapasite kullanım oranının yeniden % 80’ler seviyesine yükseltilebilmesini ve milyarlarca dolar kaynak tahsisi ile oluşturulan kapasitelerin etkin bir şekilde kullanılarak, ihracatın arttırılmasını ve ithalatın makul seviyelere indirilebilmesini teminen, sektörün en büyük ikinci girdisi konumunda bulunan elektrik enerjisi üzerindeki TRT Payı, Belediye Fonu gibi sektörle hiçbir ilgisi bulunmayan fon ve kesintilerin kaldırılması, katma değeri yüksek ileri teknoloji gerektiren ürünlerin üretilebilmesi ve yerli girdi tedarik imkânlarının arttırılabilmesi için, Türkiye-AKÇT Serbest Ticaret Anlaşması’nın sektöre devlet yardımlarını yasaklayan hükümlerinin revize edilmesi, hurda ve kömür ithalatından tahsil edilmekte olan çevre katkı payı uygulamasına son verilmesi, 30 Ekim tarihinde, bazı paslanmaz çelik ürünlerinin ithalatına getirilen gümrük vergisi uygulamalarının, ihtiyaç fazlası yurtiçi kapasiteye rağmen yüksek miktarlarda ithal edilen yassı ürünleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi, Dahilde İşleme Rejimi mevzuatının, yerli girdi tedarikini teşvik edecek şekilde revize edilmesi, hammadde tedarik güvenliğinin sağlanması, yurtiçi girdi tedarik imkânlarının geliştirilmesi ve girdi tedarikinde etkinlik ve verimliliğin arttırılmasını hedefleyen Girdi Tedarik Stratejisi’nin süratle uygulamaya aktarılması büyük önem taşımaktadır. Bu konular, son yıllarda olduğu gibi, 2014 yılında da sektörün odaklanacağı konular arasında üst sıralarda yer alacaktır.

Bu tabloda ERDEMİR’in yeri ve 2013 yılı performansı için neler söyleyebilirsiniz?

İSDEMİR ile birlikte değerlendirildiğinde, 2013 yılı itibariyle Türkiye’nin ham çelik üretim kapasitesinin % 18’ine, üretiminin ise % 24’üne sahip olan Erdemir Grubu, Türkiye’nin en büyük çelik tesislerine sahip kuruluşu konumunda bulunmaktadır. Türk çelik sektörünün genelinde kapasite kullanım oranının % 70 seviyesinde kaldığı 2013 yılında, Erdemir’in kapasite kullanım oranı % 98, İsdemir’in kapasite kullanım oranı ise % 85 gibi Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde bir seviyede gerçekleşmiştir. Diğer taraftan, 2013 yılında Türkiye’nin toplam ham çelik üretimi % 3.4 oranında gerilerken, Erdemir’in üretiminin % 16 gibi olağanüstü bir seviyede artmasının da etkisiyle, grup üretimi % 5.1 oranında yükselmiştir.

Erdemir’in ve Erdemir Grubu’nun Türkiye ortalamasının üzerinde bir performans göstermesinde, yüksek teknolojisi ve gelişmiş kurumsal altyapısı yanında, 2013 yılında demir cevherinden üretim yapan entegre tesislerin, hurda ile üretim yapan elektrik ark ocaklı tesisler karşısında, hurda maliyetlerinin marjları sıkıştıracak kadar yüksek olmasından kaynaklanan daha avantajlı bir konumda bulunmalarında etkili olmuştur. Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ithal ürünleri daha cazip hale getiren uygulamaların kaldırılması ve kalitesiz ürün girişinin engellenmesi halinde, Erdemir’in mevcut performansının daha da geliştirilmesi mümkün görülmektedir.

2014 yılının ilk iki ayı itibariyle, yılın devamına ilişkin ülkemiz ve dünya açısından sektörün bu yılı nasıl geçireceğine dair tahminlerinizi de öğrenebilir miyiz? 2014 zor bir yıl mı olacak?

2013 yılındaki kayıplarını telafi etme beklentisi ile 2014 yılına giren çelik sektörümüzün üretimi, yılın ilk çeyreğinde % 0.5 gibi sınırlı bir seviyede de olsa gerilemeye devam etmiştir. Ocak-Şubat döneminde dünya ham çelik üretiminin % 1.6 oranında artmış olması, 2013 yılının ardından, 2014 yılında da Türkiye’nin dünya ortalamasının altında performans göstermeye devam ettiğini ortaya koymaktadır. Bu durum, 2013 yılında sektörün performansını olumsuz yönde etkileyen rekabet gücündeki düşüşün sektör üzerinde etkili olmayı sürdürdüğünü göstermesi bakımından rahatsızlık yaratmaktadır.

2013 yılında % 10 gibi oldukça güçlü bir oranda artış gösteren Türkiye’nin görünür çelik tüketiminin, 2014 yılının ilk 2 aylık döneminde % 3.3 oranında gerilemiş olması da, sektörün üretimini olumsuz yönde etkileyen bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, ihracatın % 3’ün üzerinde gerilemiş olması, sektörün rekabet gücünü sınırlandıran etkenlerin halen ortadan kaybolmadığını, sektörün ihracatta da zorlandığını göstermektedir. 2014 yılının ilk 2 aylık dönemine ilişkin verilerdeki tek olumlu nokta, 2013 yılında % 25 oranında artan ithalatın, % 13 civarında gerilemiş olması şeklinde ortaya çıkmıştır. Çelik sektörümüzün önündeki engellerin ve üzerindeki yüklerin kaldırılması halinde, çok daha hızlı bir şekilde büyüyeceği ve atıl durumda kalan kapasitesini daha etkin bir şekilde kullanarak, hem dış ticaret hem de cari açığın kapatılmasına ilave katkılar sağlayabilecektir.

2014 yılında, çelik sektörümüzün göstereceği performansta, 2013 yılında olduğu gibi, sektörün rekabet gücü, iç talebin seyri, ihraç piyasalardaki toparlanma ve ürünlerimize karşı alınan sınırlayıcı önlemler gibi etkenlerin belirleyici olacağını değerlendiriliyoruz. Ancak genel olarak bakıldığında, sektörün ham çelik üretiminin % 5 civarında artışla, 36 milyon ton seviyesine; 2013 yılında % 6.3 oranında düşüşle, 19 milyon ton seviyesinde gerçekleşen ihracatın, 2013 kayıplarını da telafi edecek şekilde, 2014 yılında % 8 civarında artışla, 20 milyon ton civarına çıkacağını, sağlanacak ithal ikamesi sayesinde, 2013 yılında rekor düzeyde artış gösteren ithalatın, 2014 yılında % 6 civarında gerileyeceğini tahmin ediyoruz. 2013 yılında % 10 gibi dünya genelinde oldukça yüksek sayılabilecek bir oranda artışla, 31.3 milyon tona ulaşan Türkiye’nin çelik tüketiminin, 2014 yılında %6 civarında artışla, 33 milyon tonu aşacağını öngörüyoruz. Hemen belirtmek gerekir ki, bu hedeflere ulaşılabilmesine yönelik olarak, sektörün göstereceği performansta, ihraç pazarlarındaki toparlanmalar kadar, sektörün üzerindeki rekabet gücünü düşüren fon ve kesinti uygulamalarına son verilmesi de, hayati önem taşımaktadır.

Çelik sektörümüzün durumu, büyüklüğü ve dünya pazarındaki yeri bakımından neler söylersiniz?

Dünya çelik üretiminin yaklaşık olarak % 2.2 oranındaki bölümünü gerçekleştiren Türkiye, miktar açısından dünyanın 7. en büyük çelik ihracatçısı, 9. en büyük çelik ithalatçısı ve inşaat demirinde dünyanın en büyük ihracatçısı konumundadır. Orta Doğu ve Körfez ülkelerinin, çelik ürünlerinde en büyük tedarikçisi olan Türk çelik sektörü, uzun ürünlerden sonra, birkaç yıl içerisinde yassı ürünlerde de net ihracatçı pozisyonuna geçmeyi hedeflemektedir. Dünya Çelik Derneği (worldsteel) tarafından açıklanan 2012 yılı verilerine göre, Türkiye; dünyanın en büyük 8. çelik üreticisi, dünyanın en büyük 8. çelik tüketicisi, dünyanın en büyük 7. çelik ihracatçısı, dünyanın en büyük 9. çelik ithalatçısı, dünyanın en büyük 6. net çelik ihracatçısı, dünyanın en büyük inşaat demiri ihracatçısı ve Çin’den sonra dünyanın ikinci en büyük uzun ürün ihracatçısı, Orta Doğu ve Körfez ülkelerinin en büyük çelik tedarikçisi konumunda bulunmaktadır.

Sektörün önümüzdeki yıllarda, özellikle yüksek katma değerli ve ileri teknoloji ile üretilen, ürünlere yönelik olarak büyümeye devam edeceği ve bu çerçevede, çelik servis merkezlerinin rolünün ve öneminin artacağı tahmin edilmektedir. Çelik tüketicisi sektörlerin daha spesifik ürünlere ihtiyaç duyacak olmalarının da, bu eğilimi destekleyeceği değerlendirilmektedir. EreğliBülteni, 23 Nisan 2014

Twitter
LinkedIn